Uyarı

Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, benim kişisel görüşlerime dayanmaktadır.

14 Nisan 2016 Perşembe

Tahminler, Beklentiler, Hedefler.. (im)

Twitter çok daha efektif olduğundan düşüncelerime/varsayımlarıma/beklentilerime ikna oldukça önce Twitter hesabımdan (@Emintayy) bunu paylaşmayı tercih ediyorum. 
Twitter da biraz dağınık olan ve takibi zor olan bir kaç piyasa ile ilgili flood'umu burada biraraya getirmeye karar verdim. Ayrıca o an Twitter hesabımda olmayan görüşlerimi de burada "parantez ()" içine alarak daha anlamlı ve güncel hale getirmeye çalıştım. 

1. Flood - Başkan Murat Çetinkaya Bu Yıl Toplamda 200 bp'lık İndirim Yapacak

"TCMB'de yeni Başkan Murat Çetinkaya döneminde "radikal" Bi değişiklik beklemiyorum. Biraz daha agresif olacaktır.

Büyümeyi desteklemek adına enflasyon fırsat verdiği ölçüde (ki verecek) faiz indirimleri devam edecek. Toplamda 200 bp beklentim var.

Zannımca bilindik "ölçülü" indirimler 50-75'er bp Haziran ayı da dahil gelecektir.

Haziran dan sonra ise hem enflasyon görünümü bozulmaya başlayacak hem de büyük ihtimal küresel konjonktür.

Manşet enflasyonu takiben çekirdek enflasyonda da düşüş görebileceğimizi düşündüğümden Haziran ayına kadar yapılacak indirimler olumlu olacak."

2. Flood - Borsa'da Hedef 88.600-90.500

"Borsada uzun zamandır hedefte olan 84400 neredeyse görülüyor. (O an 84100 civarı idi) Daha önce bu seviyeye yaklaştkça azaltım taraftarıydım (80.000'in kırılmasını "boğa tuzağı" olarak adlandırdım ve bu tuzağın 84.400 de avlayacağını düşündüğümü paylaştım). 2 kere sert satış geldi (83.500-83.900 aralığından satışlar geldi ve 80.200-80.800 e kadar satışlar devam ederek bu bölgeyi destek yaptı). 

Yeni bir faiz indirim döngüsüne girdik. Çok şanslı bir ülkeysek eğer dışarısı da bize destek olur. Bu durumda 88600 -90500 yeni hedef olur.

Yarın ne olacağını bilemiyoruz ancak şuan için FED ve ECB desteği arkamızda. Petrolde de umutlar yeşerdi en azından çöküş bekleyen çok az (en son Brent petrolde 36 nın kırılmasıyla fincan-kulp formasyon hedefi 45 seviyesi test edildi. Bu formasyon temel olarak Suudi Arabistan'ın İran yanaşmasa dahi Rusya ile petrol arzını Ocak seviyelerinde kısmayı kabul edeceği spekülasyonundan destek buldu)

OPEC toplantısı, FED'in olası "game changer" kararları bir köşede tutmak kaydıyla 84400ün kırılma ihtimaline karşın pozisyonlar korunabilir (bugün itibariyle bu direncin kırıldığını gördük ve 88600-90.500 hedefinin önü biraz daha açıldı. Diğer iki varsayımım da dikkate alınmalı. Zaten genelde hedeflerin değil varsayımların tutup tutmayacağı önemlidir. Varsayımlarınız makulse ve eğer siz piyasa coşkusuna aşırı kapılmayan rasyonel biriyseniz stratejiniz yüksek oranda olumlu sonuçlar verir)

Daha fazla tekniğin çalıştığı bir dönem olacak. Borsada aşırılıklar göreceğiz. Disiplini elden bırakmamak gerekiyor."

3. Flood FED Faiz Artımı Eylül'de Olur

"Bu seneki tüm gelişmeleri göz önüne aldığımda yıl boyunca 2 faiz artımının hep masada kalacağını ama 1 faiz artımı olacağını düşünüyorum

Buna göre Nisan pas, Haziran sıcak ama pas, Eylül'de olabilir, olmazsa Aralık kesin. Benim nazarımda Eylül en kuvvetli aday" 


25 Mart 2016 Cuma

Önümüzdeki Haftaya Erkenden Bakış 25.03.2016

Geride bıraktığımız hafta önceki haftalara kıyasla daha az dalgalıydı. FED ve ECB ile yeterince çalkalanan borsa ve fx piyasasında durağanlık ön plandaydı. İçeride kimine göre sürpriz sayılabilecek (TCMB) faiz indirimi oldu. TCMB gecelik borç verme faizi olan üst bandı 10,75’ten 10,50’ye düşürdü. Sembolik önem taşısa da önümüzdeki toplantılarda uzun sayılabilecek bir süre için faiz indirim döngüsüne girmiş olabiliriz.


Deniz Yatırım kaynağından paylaştığım yukarıdaki grafikte üst banttaki indirimin sembolik bir önem arz ettiği daha net ortaya çıkıyor. Bankalarda faiz oranları 13-14'te seyrederken politika faizimiz hala 7.50'de ve ağırlıklı ortalama fonlama maliyetimiz 9 civarında. Yani bankalar para bulmakta sorun çekiyor, piyasada faiz oranları yüksek ve Merkez de piyasayı politika faizinin çok üzerinde fonlayarak dengelemeye çalışıyor. 

Önümüzdeki dönemde TCMB faiz oranları ile aslında TCMB'nin fonlaması arasındaki makasın ne kadar açıldığı/kapandığı önem arz ediyor. Bu yeni yönetimin (Başçı kalmazsa eğer) uzun vadeli bakış açısını da ortaya çıkaracak ve asıl mesajı istemeseler de buradan vereceklerdir. 

Uzun süreli faiz indirimine girdiysek eğer Dolar’ın TL ye karşı değer kazanabileceği bir süreç tekrar hayatımıza girebilir. Özellikle gelişmekte olan ülkelerden tekrar fon çıkışı yaşanmaya başlarsa -ki muhtemeldir- bu durumda Dolar 2,90 altında çok fazla barınamayacaktır. 2,8350 destek olarak öne çıkarken kafa karışıklığı istemeyenler 2,81-2,85 bölgesindeki Dolar'a iştahlı bakabilir. Borsa ise kısmen Dolar’daki yükselişi tolere edebilir. Çünkü faiz indirimleri özellikle faiz hassasiyeti yüksek sektörlere nefes verecektir. Ancak uzun vadede bunun etkisinin sınırlı olmasını bekleriz. Hali hazırda kısa vadede trend kırılımına ihtiyatlı yaklaşımın devam ediyor. 

Gelecek hafta yüzümüzü dışarıya döneceğiz ve tarımdışı istihdam raporuna odaklanacağız. Beklentinin üzerinde gelen büyüme verisinin ardından eğer piyasa TDI’de de beklentilerin fazlasıyla karşılandığını görürse Haziran ayında yılın ilk faiz artırımı daha gür sada ile dile gelecektir. Tersi durumda ise zaten 2 faiz artırımını fiyatlamaya çalışan piyasa 1 kere faiz artırılabileceğini düşünüp Haziran ayına daha az ihtimal verecek Eylül-Aralık'a kayacaktır. Beklentimize göre yüksek ihtimal ile TDI’de kötü hava koşularının da etkisiyle 242 binlik istihdamın düştüğünü göreceğiz. Ancak salt olarak TDI’ye bakmak yanıltıcı olabilir. Raporun diğer detayları da artık çok önemli. En doğru kararı piyasanın kendisi vereceğinden, veri açıklanmasıyla beraber piyasanın ilk yarım saatlik fiyatlamadan sonra yönünü tayin edeceğini düşünüyoruz.


Ek olarak Perşembe günü Türkiye’de de GSYH verisi açıklanacak ve büyüyemeyen dünyadan ne kadar sıyrılabileceğimize bakacağız. Mevcut durumda büyümemiz %4. Brezilya ve Güney Afrika’nın gelişmekte olan ülkeler arasında sınıfta kaldığı dönemde Endonezya ve Hindistan ile rekabet edebileceğimizi göstermemiz gerekiyor. Bu sınavdan geçebilmek için yıllık büyümenin en azından %4 altına inmemesi gerekiyor.  

10 Mart 2016 Perşembe

10 Mart ECB Toplantısı Öncesi Bir Not (09.03.2016)

Zaman Zaman böyle anları yakaladığımız oldu. Böyle andan kastım neredeyse gerçekleşme ne olursa olsun benzer sonuçların max birkaç gün gecikmeyle de olsa ortaya çıkacağı beklenti fiyatlamaları. Yunanistan'ın referandumu hakkında paylaştıklarımızı hatırlayanlar olacaktır. Ya da bazı FED toplantıları veya Tarımdışı istihdam verileri.. Çok uzun zamanın ardından yine bir fırsat yakalayacağız gibi. Bu fırsatı bize verecek olan bu sefer Draghi ile bezenmiş, paraya yatırılmış, az yağlı tam gazlı ECB toplantısı.

ECB ile ilgili beklentileri ve olası senaryoları yazmayı düşünüyordum ancak sevgili TEB stratejisti Işık Hocam çok güzel bir değerlendirmede bulunmuş. Analizi okumak isteyenler lütfen tıklayınız

Tıklayanlar ECB hakkında yazılmış neredeyse tüm beklentileri ve Işık Hocamın senaryolarını artık biliyor. Ben biraz daha agresif taraftayım. Herhangi bir beklenti içinde değilim veya senaryolara olasılık vermedim diyelim. Twitter adresimde paylaştığım sıralı analize hiç dokunmadan burada da yer vereceğim.

"1. Yarınki ECB toplantısı ve 200günlük ho üzerine birkaç kelam.. Teknik olarak bazı seviyeler gri değildir. Buna en temiz örnek 200günlük ho.

2. Bu ho'yu herkes takip eder ve belirleyicidir. Teknikte bir diğer kırmızı çizgi ise gerçekleşme sonrası görülen dip ve zirvelerdir.

3. Ho'nun hangi seviyeye işaret ettiğini bilirsiniz. Ama soru şu: Fiyat mı ho'ya, yoksa ho mu fiyata yakınsayacak? İşte bu mutlaka sorulmalı

4. DolarTL'de Yakın zamanda attığım twitte ho'nun 2.88 civarında olduğnu paylaştım.Ancak biraz geriye gidelim.Bence yakın tarihin en önemli+

5.+gelişmesi 1 Kasım seçimleriydi.O gün ho kaçtaydı? 2.7262..Piyasa en düşük 2.7580'i gördü.O dönemki değerlendirmem için tıklayınız

6. İki önemli vurgu var. Birincisi dolar İçin; ho fiyata yakınsar. İkincisi borsa için; yüksek hacim zirveye işaret ediyor gevşeyecek.

7. Yarın çok önemli bir gün. Ocak ayının ilk haftalarını Çin ile yiyip bitirdikten sonra geri kalan tüm zamanın tek fiyatlaması FED ve ECB..

8. Yarın için beklenti içinde değilim.Avrupa borsaları ralliye kalkarsa biz de coşkuya kapılırız.Bu durumda hedef verdiğim 79-80 bin görülür

9. Ancak sonuç ne olursa olsun daha önceki senaryo analizimi değiştirmeyeceğim.Hedef bölgemin üzerini trend Kırılımı olarak değerlendirmeyeceğim

10. Aksine "aşırı" spekülatif bir yaklaşımla "boğa tuzağı" olarak yorumlayacağm.Hisse azaltma ve bekleme yönünde tavır alınması taraftarıyım

11. DolarTL 2.88'i zaten test etti gibi. Daha aşağısında 2.7580 (bence görmez) referans noktasıyla kademeli ağırlık artımı mantıklı olur."

Saygılarımla,

16 Şubat 2016 Salı

Kokoreç.. CoCo-CoCo

Varsayım Titanik'in batmayacağı olunca varacağımız yere daha hızlı varmak için neden ateşi körüklemeyelim ki?

Bankacılık krizi yüksek tonda dile getirilmeye başlandı. Titanik gibi lanse edilmiş birçok banka yine topun ağzında. Avrupa'da Titanik'lerin yılbaşından bu yana değer kayıpları %30'u aştı. Neden çok ama nedenlerin doğurduğu sonuç tanıdık: Risk ilüzyonu ve kârlılık.. 

Deutsche Bank'ın piyasayı sallayan CoCo krizi baş gösterince kapıldığım duygu şu oldu: "Yine bir kriz olursa biz nereden niçin geleceğini çözene kadar fiyatlama bitmiş olacak sanırım." Neyse ki üstün körü de olsa o sıra takip ettiğimiz temerrüt riski Deutsche'nin tahvil geri alımı ile sona erdi. Ya da biz öyle sanıyoruz. İş işten geçtikten sonra (aslında geçmedi) detaylarına inebildiğim bu  gelişme hiç de yabana atılır cinsten değil. Avrupa'da bankalar "sonucu resesyonu doğuran" ve bilinen gelişmeler sonucunda karlılık sorunu yaşamaktaydı. İçeride Türkiye bankacılık sektörü için de dile getirilen Özsermaye karlılıklarındaki düşüşte yalnız olmadığımızı da hatırlamış olduk. 

Hisse senedi piyasasında ortak olmaya değer şirketler ararsınız. Sonucunda ucuz olduğunu düşündüğünüz hikayesi olan ve ila nihaye karlılık tarafında sizi sevindirecek şirkette paranızı değerlendirirsiniz. Avrupalı yatırımcılar da benzer arayış içerisinde ama sektörde bankalar kendilerine doğru düzgün mevduat faizi bile vermemekte, daha ötesinde tarihi düşük faiz oranlarına rağmen yeni bir alternatif yatırım olmadığından, yatırımcılar, kredi çekmek için bankanın yolunu unutmuş halde. Elbette ki bankalara ilgi duymuyorlar.  Tersten bakıldığında bankalar da sermayedar bulmakta zorlanıyor olmalılar. ECB durumun bu kadar vahim bir noktaya gelmesini elbetteki istemedi. Olağandışı düşük faizlerin uzun vadede banka aleyhine olduğunu biliyordu. Bilmediği veya öngöremediği şey ise bu kadar düşük faizlerde bile Avrupalıları reel yatırıma yönlendiremeyeceği oldu. Normalde düşük faiz ekonomiyi canlandırmaya yetse (ECB'nin baz senaryosu bu idi) çarklar döneceğinden kaba tabirle bankalar da "sürümden kazanabilirdi". Düşük faizlerden yararlanıp kredi çekip yatırım yapmak isteyen, krizi fırsata çevirmek isteyen, kısacası harcayan neredeyse yok. Durum böyle olunca ECB'nin umut ettiği "Kazan- Kazan" modeli, kendi kendini bitiren bir "Kısır Döngü"ye dönüyor.

İşte bu noktada bankacılık sektörünün kalbi olarak nitelendirdiğim sermaye yeterlilik rasyosunda bozulmalar baş gösteriyor. Daha kötüsü ise rasyonun üzerinde 2012'den bu yana oyunlar oynanmaya başlamış. Risk ilüzyonu olarak adlandırdığım da bu. Yaşar Hoca (Yaşar Erdinç) konuyu haftalık bülteninde çok güzel anlatmış. O yüzden tekrar konuyu detaylandırmayacağım ama olan şey 2008 yılında seküritizasyon (menkul kıymetleştirme) olarak lügatımıza giren kriz müsebbibi. Tarihten yeterli ders alınmamış olsa gerek hala benzer oyunlarla (hisse senedine değiştirilebilir tahviller için hisse senedine dönüşme şartı sermaye yeterlilik rasyosunun kabul edilemez seviyeye düşmesi=CoCo) bilanço makyajı yapılıyor. Benim içinse CoCo ve bu tarz yeni dönem popstarların kelime karşılığı UCUBE. 

Bir diyalog ile işi netleştirelim;

DEUTSCHE - bana borç verin size karşılığında şu kadar faiz veriyim benim alacaklım olun. Piyasa faizleri eksideyken size +x (x>o) puan vereceğim. 

Mağdur yatırımcı - Sen kimsin? Ya faizimi vermezsen, DEUTSCHE olsa  tamam da.. 

DEUTSCHE - Ben de DEUTSCHEyim. 

Mağdur yatırımcı - öyleyse tamam başka riski yoksa bu yatırıma girelim. 

(Buraya kadar herşey süper)

DEUTSCHE - başka risk yok efendim. Sadece şöyle birşey var, hani bankamız batacak kadar sıkıntıya girerse siz de bizim alacaklımız değil ortağımız olacaksınız. Ama zaten bankamız batarsa mevduatlar da sıkıntıya girer yani çok önemli birşey değil.

!!! İşte burada büyük bir çelişki var. Rasyonel bir yatırımcı için bir şirkete alacaklıyken, sırf batma riski öne çıktığı için şirkete ortak olmanın hiçbir mantığı yok. Buna rağmen geçmiş tecrübelerle bize bu bankalar için "batmayacak kadar büyük" dediler ve ikna ettiler. Varsayım Titanik'in batmayacağı olunca varacağımız yere daha hızlı varmak için neden ateşi körüklemeyelim ki?

Negatif faizin olağan karşılandığı dönemde, ısrarla sürdürülebilir olmadığını düşündüğüm uygulamalar en azından Avrupa'da yatırımcıları paranın değerini koruyabilecek (belki biraz getiri de sağlar umuduyla) mevduat faizi dışındaki alternatiflere yönlendirmiş durumda. Bu nedenle muhtemelen bankacılık sektörü çalışanları bizde olduğu gibi mudilerini kaybetmemek için tahvil piyasasına sığındı. Şuan gündemde olan CoCo krizinin de, patlamasını beklediğimiz tahvil balonunun da arkasındaki nedenler aynı. Tekrar etmek gerekirse ECB'nin umut ettiği "Kazan- Kazan" modeli, kendi kendini bitiren bir "Kısır Döngü"ye dönmüş durumda. Döngüyü bitirecek gelişme büyüme fitilinin bir şekilde tutuşması. Ama Nasıl? Hangi yolla? 

Bu bir kriz yazısı mıdır? Kriz mi gelecek? Bilemiyorum.. Elçiye zeval olmaz. Ben kendimi bu yazıda ulak olarak görüyorum. 

Not: son yazımdan bu yana "game-changer" olarak adlandırabileceğimiz yeni bir gelişme olmadığından yeni bir piyasa analizi yapmaya henüz ihtiyaç duymadım. 

3 Şubat 2016 Çarşamba

3. Seans - 03.02.2016

Para kazandıran iki net algı vardır. Bir; yükselen bir enstrümanın sürekli yükseleceğini sanma, iki; düşen bir enstrümanın sürekli düşeceğini sanma. Birileri bu algıya sahip olduğundan diğerleri para kazanır. 

Öncelikle dolar ile başlayalım. Dolar bugün itibariyle önceki analizimizde olmasını beklediğimiz 2.90-2.92 aralığına neredeyse geldi. Sabırla bekleyenler için alım yapılabilir seviye olduğunu tekrar edebilirim. Yine de trend dönmeden aşırı pozisyonlanmamaya özen göstermek lazım.  2.90 altında özellikle 2.88 ve 2.86 ya kadar gerilemeler dahi beni heyecanlandırmayacaktır. Bunun bir sebebi 2.86 nın dahi ana trend üstü seviye olması, diğer sebepleri ise bir önceki analizimizin son kısmında bahsettiklerimdir. 

Büyük resimde değişen birşey yok. Dolar'ın öngördüğümüz seviyeye düşmesi de bu sebepten.  Ama bir hikaye sonsuza kadar alınamaz, yada tersten bakıldığında satılamaz. Bu hikayenin nereye kadar alınabileceği/satılabileceği bunun şiddetine ve büyüklüğüne bağlıdır. Mevcut durumda likidite koşullarının Gelişmekte Olan Piyasalar (GOP) lehine gelişiyor olması yeteri kadar fiyatlanmışa benziyor. Hala dönüşe ilişkin bir sinyal ise yok. Tüm GOP para birimleri benzer şekilde değer kazanmakta. Bu hareketi daha önce 2015 yılının Eylül ayında yaşadığımız döneme benzetiyorum. 

Piyasada "siyah kuğu" arayışlarının olduğunu gözlemliyorum. Polonya'da çok büyük bir banka için sat tavsiyesinin verilmesini bu konu başlığı altında değerlendiriyorum. Ve şimdilik siyah kuğu arayışlarının gereksiz olduğu kanısındayım. Yeterince oyalanacak karamsarlık mevcutta var. 

Endekste kabaca 74.000 görülen en yüksek seviye şimdilik. Beklediğim aralığa 74.400-75.000 henüz gelmedi. [Gerçekçi olmak gerekirse ben 70.500 seviyesinin aşağı yönlü geçilmesini beklemiyordum. Bunu da sosyal medya hesabımdan 70.500 aşağı geçilmedikçe pozitif olduğumu söyleyerek dile getirdim. Ancak abartmayı seven piyasa 69.000 altını dahi gösterdi. Ancak yine 70.500 kırılmasına rağmen bu endekse bu koşullarda negatif bakamadığımı paylaştım. Stopsuz bir pozisyon aşırı kırılgandır. Ancak bazen 6. hislerinize güvenmek ve bence "aşırı" riske girmek zorunda kalabiliyorsunuz. Asla tavsiye etmediğim bir paylaşım yaptığımın farkındayım ve örnek alınmaması gerektiğini önemle vurgulamak isterim.] DolarTL de bir miktar daha gevşeme ve bilançoların destek çıkması söz konusu bölgeye taşıyabilir. İran'dan doğalgaz indirimi konusunda açılan davayı kazanmış olmamız ancak hisse bazlı hareketlere neden olabilir. Doğalgaz indirimi// Olumlu etkilenebilecek hisseler: SAHOL, AKENR, AKSEN, ZOREN, TRCAS,  TRKCM, SISE, ANACM, SODA, PRTKM, TUPRS... Makro tarafta büyük bir etki yaratamaz. Enflasyona katkısı tahmini olarak -0.1-0.2% olarak hesaplanabiliyor. Bu da sadece ücret artışından dolayı enflasyona etki olacak 1 puanın oldukça uzağında. 

Petrole bir paragraf ayırmak isterim. 

Petrol stok verileri arz yönlü endişe yarattı. OPEC - Rusya spekülasyonları da bir müddet bizi meşgul etmişti. Görüleceği üzere petroldeki sert satış dalgasının 26.5'te sonlanmasına inanmak isteyen bir çok kişi petrolde long pozisyonlara kolayca abanmaktadırlar. Petrolde (BRENT) 32.80 desteğini önemsiyorum. 32.80 seviyesinin altında tekrar fiyatlamalar başlarsa çok dikkatli olmakta fayda var. Ve tüm bu spekülasyonlara ve arz yönlü endişeye mahal verecek verilere rağmen, petrol tekrar 26.5'in altına gelirse bunun etkisi tek kelimeyle "yıkıcı" olur. Maalesef bu yıkım sonrası petrol ihraç eden ülkelerden petrol ithalatçısı ülkelere fon akımı olur diyemiyoruz. Küresel büyümeden yana zaten umutları törpülenmiş olan piyasa bu gelişme sonrası iyice havlu atacak ve riskli olan varlıkların hiçbirine yeltenmeyecektir. Unutulan ve son günlerde kıpırdamalar yaşayan Altın gibi güya güvenli liman özelliğini yitirmiş enstrümanlara denize  düşenin sarıldığı balık gibi ilgi duyulacaktır. Olası bir varsayım için bu kadar karamsarlık yeter. 

1 Şubat 2016 Pazartesi

3. Seans - 01.02.2016

70.000 altı seviyeleri birçok iç-dış olumsuz gelişmeye rağmen şimdilik kabul edilebilir olarak görmeyen piyasa oyuncuları tepki alımlarını hızlandırdı ve endeksi birçok fon yöneticisinin kısa-orta vade hedef bölgesi olan 74.400-75.000 bölgesine taşımaya kararlı. Şuan 73.000 seviyesinin üzerinde ve 1.000-1.500 puan kadar marj hala konuşuluyor. Bu bölge birçok kişinin bunalan piyasadan ağırlık azaltmak adına satış işin kullanacağı seviye olduğundan dikkatli olmakta fayda var. 74.400-75.000 bölgesinde yeni alımlar yapılmasını önermiyorum. Yada endekse duyarlılığı betası 0.70 altında olan hisselere yönelmek gerekir. Mevcut pozisyonlar içinse hala küresel likidite koşullarının iyileşmesi önemli bir avantaj. 

Varlık yöneticileri büyük resimde hikaye alır, hikaye satar. Teknik destek ve direnç seviyelerini ise bu hikayede bir araç olarak kullanır. (Trader'lar ise takip ettikleri sinyallerle her seviyeden alım satım yapabilirler ve genelde Başka temel bir hikayeye gerek duymazlar. Teknikçiler için short ya da long pozisyonlar stop'suz kabul edilemezdir). Dolayısıyla büyük resmi kaçırmamaya çalışmak önem arz ediyor. 

Endeksin önündeki en önemli beklenti Mart ayındaki FED ve ECB toplantısıdır. Zaten endeksin 70.000 altından toparlanması da bu sayede olmuştur. Ancak burada vurguladığım ana tema "beklenti". Gerçekleşmeler gerçekleştiği an ve sonrasını ilgilendirirken, bizim şuan ilgilenmemiz gereken Mart ayına kadar geçen sürede beklentilerin ne yönde şekilleneceğidir. 

Ben Mart ayında FED'in faiz artışı yapmayacağına inananlardanım. İkinci faiz artışı için Yellen'ın elinde gerekli koşullar yok. İletişime büyük önem veren FED ikinci faiz artışını yaparken, en azından yönünü yukarıya çevirmiş bir ISM endeksi, enflasyonu gölgelemeyecek petrol volatilitesi ve artan ücretleri öne sürmek isteyecektir. Mevcut durumda ise boynu bükük ISM, enflasyonu tehdit eden petrol ve henüz tam randımanın alınamadığı aylık ücret artışları var. 

Köşeye sıkışmış Draghi ise bizim gibi fon girişlerine büyük ihtiyaç duyan gelişmekte olan ülkelerin kuyusuna su taşımaya devam etmek zorunda. Amaç elbette ki fon girişleri sağlamak değil, Avrupa'yı canlandırmak. Mart ayında ECB'den reel genişlemeci adımların geleceğini düşünüyorum. Burada da esasen önemli olan Avrupa'nın büyümeye başlaması, ancak, şimdilik piyasa, adımların sonuçlarının alınıp alınmayacağı ile ilgilenmeyecek, miyop bakacak, müziği dinleyecek ve küresel volatilite el verdiği ölçüde dans etmeye çalışacaktır. 

Japonya'nın negatif faize geçişini ise bizim piyasamız açısından çok büyük lütuf olarak görmüyorum. Kısaca vurgulamak gerekirse Gelişmekte olan ülkeler arasında Asya'daki ekonomik gelişmelerden ülkece en az, FED ve ECB gelişmelerinden ise en fazla etkilenebilecek ülke Türkiye'dir. 

-Ayrı bir parantez açacak olursak, giderek daha yaygın hala gelse de negatif faizin sürdürülebilir olmadığını söylemek zorundayım. Anormal küresel durgunluk anormal gevşemeci politikalarla çözülmeye çalışılıyor. Üstelik bu durum neredeyse 7 senedir artarak devam ediyor. Başka bir analizde kafa yormamız gereken bir konu olarak şimdilik askıya alıyorum.-

Dolar/TL için paradigma değişikliğinin yarattığı pozitif dalganın takip edilmesi gerekiyor. Bu dalganın Dolar/TL'yi taşıyabileceği en iyi seviye 2.90-2.92 olarak görüyorum. Sabırla bekleyenler bu bölgeden alım yapmaya başlayabilir. Bu analizimizi meşgul eden gelişmelerin tamamını çöpe atacak yeni bir gelişme olmadıkça Dolar/TL, 2.90 seviyesinin altında ortalama yapamayacaktır. Buna gerekçelerim ise şunlar;

-Yavaş yavaş alışmaya başlasak da Çin'de Zaman Zaman hortlayan yuan haberleri.. On-shore ve Off-shore makasının açılmasına hala piyasa reaksiyon veriyor. 

-Rusya başta olmak üzere bitmeyen jeopolitik gelişmeler..

-Belirsizliğe yol açacak başkanlık sistemi tartışmaları..

-Görev süresi Nisan'da dolacak olan Erdem Başçı'nın ekibiyle beraber olası gerekli adımları atma kabiliyetinin zayıf olması..

-Görece güçlü makroekonomik verilere rağmen %10 üzerine kurulan piyasa faizi ve yüksek seviyeleri olağan hale gelen CDS.

Bu haftanın yıldızı tarım dışı istihdam (TDI) verileri.. Yıldız TDI iken öncü ADP dışında diğer açıklanacak verilerin sönük kalmasını beklediğimi söyleyebilirim. Tıpkı bugünkü ISM gibi veri öncesi gelecek her veri geçici etki bırakacak, ana temayı değiştiremeyecektir. Bu yüzden TDI dışı verileri trade amaçlı kullanmak veya herhangi bir karar vermeden önce söz konusu verilerin lehte  gelişmeleri takip etmek mantıklı olacaktır. 

27 Ocak 2016 Çarşamba

Opsiyon Piyasası ve BIG SHORT


BIG SHORT filmi vesilesiyle en azından aşina olmayanlar için birkaç enstrümandan ve amacından bahsedelim istiyorum.

Herhangi bir enstrümana karşı bahis açabilirsiniz. Ya da size karşı bahis açmak isteyenle masaya oturabilirsiniz. 

Eğer siz bir enstrümanın artık daha fazla yükselemeyeceğine inanıyorsanız belirlenecek tarihler için prim ödemeyi kabul ederek önceden belirlenmiş bir seviyeden satım hakkı elde edersiniz (Put opsiyon alma)
Eğer haklı çıkarsanız o tarihte fiyatlar çok daha fazla düşmüş olduğundan siz kendi hakkınız olan seviyeden satıp aradaki fark kadar kar etmiş olursunuz. 

Örneğin; USD 3.10 seviyesinden satım Hakkıınız var. Gün geldi USD saat 14:00 itibariyle 3.00 ten işlem gördü. Siz satım Hakkınızı kullanır, 3.10'dan satar ve isterseniz 3.00 ten geri alırsınız. 1.000.000 USD için bu işlemi yaptıysanız kısa sürede karınız 100.000 TL'dir. Yani 1 mio USD 100.000 TL yumurtlamıştır (Filmde elde edilen kar bu yöntemle kazanılmıştır). Tersi durumda riskiniz anlaşmaya bağlı olarak ödediğiniz prim(ler) ile sınırlıdır. 

Bu işleme benzer şekilde satım Hakkı değil, Alım Hakkı da satın alabilirsiniz (Call opsiyon alma). Mekanizma aynı işliyor. 

Ya da işlem için masanın öteki tarafına geçip hak satın alıp prim ödeyen değil, hak satıp prim alan kişi olabilirsiniz (Put opsiyon satma ve Call opsiyon satma). Bu durumda riskiniz dayanak varlığın (örneğimizdeki USD gibi) hareketine bağlı olarak sonsuz olup (USD 5.00 TL ye de çıksa malesef 3.10'dan USD'nız el değiştirir), getiriniz aldığınız primle sınırlıdır. 

Bu işlemleri organize piyasada yapabileceğiniz gibi bankalarda OTC denilen tezgahüstü piyasada da yapabilirsiniz. Opsiyon piyasası hergeçen gün hem hacimsel olarak hem de ürün bazlı olarak gelişmekte ve bu piyasada yapılan işlemler refere edilerek piyasanın yönü, tavrı, algısı yani basitçe neyi fiyatladığı öngörülmeye çalışılmaktadır. Dolayısıyla kaçmak yerine daha fazla piyasayı tanımak adına kendinize fırsat verin.