Uyarı

Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, benim kişisel görüşlerime dayanmaktadır.

tahvil etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
tahvil etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

16 Şubat 2016 Salı

Kokoreç.. CoCo-CoCo

Varsayım Titanik'in batmayacağı olunca varacağımız yere daha hızlı varmak için neden ateşi körüklemeyelim ki?

Bankacılık krizi yüksek tonda dile getirilmeye başlandı. Titanik gibi lanse edilmiş birçok banka yine topun ağzında. Avrupa'da Titanik'lerin yılbaşından bu yana değer kayıpları %30'u aştı. Neden çok ama nedenlerin doğurduğu sonuç tanıdık: Risk ilüzyonu ve kârlılık.. 

Deutsche Bank'ın piyasayı sallayan CoCo krizi baş gösterince kapıldığım duygu şu oldu: "Yine bir kriz olursa biz nereden niçin geleceğini çözene kadar fiyatlama bitmiş olacak sanırım." Neyse ki üstün körü de olsa o sıra takip ettiğimiz temerrüt riski Deutsche'nin tahvil geri alımı ile sona erdi. Ya da biz öyle sanıyoruz. İş işten geçtikten sonra (aslında geçmedi) detaylarına inebildiğim bu  gelişme hiç de yabana atılır cinsten değil. Avrupa'da bankalar "sonucu resesyonu doğuran" ve bilinen gelişmeler sonucunda karlılık sorunu yaşamaktaydı. İçeride Türkiye bankacılık sektörü için de dile getirilen Özsermaye karlılıklarındaki düşüşte yalnız olmadığımızı da hatırlamış olduk. 

Hisse senedi piyasasında ortak olmaya değer şirketler ararsınız. Sonucunda ucuz olduğunu düşündüğünüz hikayesi olan ve ila nihaye karlılık tarafında sizi sevindirecek şirkette paranızı değerlendirirsiniz. Avrupalı yatırımcılar da benzer arayış içerisinde ama sektörde bankalar kendilerine doğru düzgün mevduat faizi bile vermemekte, daha ötesinde tarihi düşük faiz oranlarına rağmen yeni bir alternatif yatırım olmadığından, yatırımcılar, kredi çekmek için bankanın yolunu unutmuş halde. Elbette ki bankalara ilgi duymuyorlar.  Tersten bakıldığında bankalar da sermayedar bulmakta zorlanıyor olmalılar. ECB durumun bu kadar vahim bir noktaya gelmesini elbetteki istemedi. Olağandışı düşük faizlerin uzun vadede banka aleyhine olduğunu biliyordu. Bilmediği veya öngöremediği şey ise bu kadar düşük faizlerde bile Avrupalıları reel yatırıma yönlendiremeyeceği oldu. Normalde düşük faiz ekonomiyi canlandırmaya yetse (ECB'nin baz senaryosu bu idi) çarklar döneceğinden kaba tabirle bankalar da "sürümden kazanabilirdi". Düşük faizlerden yararlanıp kredi çekip yatırım yapmak isteyen, krizi fırsata çevirmek isteyen, kısacası harcayan neredeyse yok. Durum böyle olunca ECB'nin umut ettiği "Kazan- Kazan" modeli, kendi kendini bitiren bir "Kısır Döngü"ye dönüyor.

İşte bu noktada bankacılık sektörünün kalbi olarak nitelendirdiğim sermaye yeterlilik rasyosunda bozulmalar baş gösteriyor. Daha kötüsü ise rasyonun üzerinde 2012'den bu yana oyunlar oynanmaya başlamış. Risk ilüzyonu olarak adlandırdığım da bu. Yaşar Hoca (Yaşar Erdinç) konuyu haftalık bülteninde çok güzel anlatmış. O yüzden tekrar konuyu detaylandırmayacağım ama olan şey 2008 yılında seküritizasyon (menkul kıymetleştirme) olarak lügatımıza giren kriz müsebbibi. Tarihten yeterli ders alınmamış olsa gerek hala benzer oyunlarla (hisse senedine değiştirilebilir tahviller için hisse senedine dönüşme şartı sermaye yeterlilik rasyosunun kabul edilemez seviyeye düşmesi=CoCo) bilanço makyajı yapılıyor. Benim içinse CoCo ve bu tarz yeni dönem popstarların kelime karşılığı UCUBE. 

Bir diyalog ile işi netleştirelim;

DEUTSCHE - bana borç verin size karşılığında şu kadar faiz veriyim benim alacaklım olun. Piyasa faizleri eksideyken size +x (x>o) puan vereceğim. 

Mağdur yatırımcı - Sen kimsin? Ya faizimi vermezsen, DEUTSCHE olsa  tamam da.. 

DEUTSCHE - Ben de DEUTSCHEyim. 

Mağdur yatırımcı - öyleyse tamam başka riski yoksa bu yatırıma girelim. 

(Buraya kadar herşey süper)

DEUTSCHE - başka risk yok efendim. Sadece şöyle birşey var, hani bankamız batacak kadar sıkıntıya girerse siz de bizim alacaklımız değil ortağımız olacaksınız. Ama zaten bankamız batarsa mevduatlar da sıkıntıya girer yani çok önemli birşey değil.

!!! İşte burada büyük bir çelişki var. Rasyonel bir yatırımcı için bir şirkete alacaklıyken, sırf batma riski öne çıktığı için şirkete ortak olmanın hiçbir mantığı yok. Buna rağmen geçmiş tecrübelerle bize bu bankalar için "batmayacak kadar büyük" dediler ve ikna ettiler. Varsayım Titanik'in batmayacağı olunca varacağımız yere daha hızlı varmak için neden ateşi körüklemeyelim ki?

Negatif faizin olağan karşılandığı dönemde, ısrarla sürdürülebilir olmadığını düşündüğüm uygulamalar en azından Avrupa'da yatırımcıları paranın değerini koruyabilecek (belki biraz getiri de sağlar umuduyla) mevduat faizi dışındaki alternatiflere yönlendirmiş durumda. Bu nedenle muhtemelen bankacılık sektörü çalışanları bizde olduğu gibi mudilerini kaybetmemek için tahvil piyasasına sığındı. Şuan gündemde olan CoCo krizinin de, patlamasını beklediğimiz tahvil balonunun da arkasındaki nedenler aynı. Tekrar etmek gerekirse ECB'nin umut ettiği "Kazan- Kazan" modeli, kendi kendini bitiren bir "Kısır Döngü"ye dönmüş durumda. Döngüyü bitirecek gelişme büyüme fitilinin bir şekilde tutuşması. Ama Nasıl? Hangi yolla? 

Bu bir kriz yazısı mıdır? Kriz mi gelecek? Bilemiyorum.. Elçiye zeval olmaz. Ben kendimi bu yazıda ulak olarak görüyorum. 

Not: son yazımdan bu yana "game-changer" olarak adlandırabileceğimiz yeni bir gelişme olmadığından yeni bir piyasa analizi yapmaya henüz ihtiyaç duymadım. 

11 Ekim 2013 Cuma

Altın ve Dolar Başını Yukarı Kaldıramıyor

Dolar/TL

Hafta başından bu yana Dolar/TL'de takip ettiğimiz alçalan kanal direnci içerisinde hareket devam etmekte ve TL, Dolar'a karşı değer kazanmaktadır. Orta vade için kanalın alt bandı 1.9570'i işaret etmektedir ve düşüşün devam etmesiyle bu seviyenin görülme ihtimalinin arttığı kansındayım. Bugün için yataya yakın hafif düşüşün önceki günlere benzer şekilde devam etmesi beklenebilir. 1.9680 seviyesi 1.9570’e doğru yol alan Dolar/TL’nin önündeki en önemli destek seviyesidir.

Daha önce de belirttiğimiz üzere tahvil alımının mevcut seviyede bir süre daha devam edeceği beklentisi önem kazandı ve bu beklentiyle dolar endeksi (DXY) hızla aşağı yönde yol alırken, TL de önce negatif ayrıştı sonrasında ise bu düşüşle uyumlu olarak değer kazandı.

Altın (ONS)



Dün teknik olarak ana düşüş trendlerinin kırılmamış olmasına rağmen kısa vadede 1305'in üzerinde long açılabileceğini ve bu durumda 1310-1315 aralığının hedeflenebileceğini belirtmiştik. Altın gün içinde en yüksek 1311 seviyesini görmesine karşın, uzun aradan sonra satışların da artmasıyla beraber tekrar 1290 desteğinin altına sarktı ve en düşük 1283 seviyesini gördü.

ABD'de dün borç tavanı için Cumhuriyetçiler'in Demokratlar'a 6 haftayı kapsayan geçici bir çözüm paketi sunması piyasada gerginliğin azalmasına, hisse senedi piyasasına olan ilginin artmasına dolayısıyla Altın'da da satışların artmasına neden olmuş olabileceğini düşünüyorum. Bu yönde atılacak olumlu adımların bundan sonra da Altın'da satışlara sebep olduğuna tanıklık edebiliriz. Şuan 1295 civarında bulunan altın için önemli destekler 1276 ve 1290 civarındadır.

Tahvil - Bono Piyasaları

2 yıl vadeli gösterge tahvilin bileşik faizi dün en düşük %7.93 en yüksek %8.05 seviyelerini görerek %7.98’den kapanış yaptı. Henüz %8 seviyesinin altında faizin kalıcı olduğunu söylemek için erken olduğunu düşünüyorum.

ABD 10 yıllıkları da hala makul seviyelerden işlem görmekte. Borç tavanına geçici çözümün büyük olasılıkla bulunmasıyla beraber ABD 10 yıllıklarında %2.60-2.70 civarındaki dalgalanma devam edebilir.

10 Ekim 2013 Perşembe

Dolar - Altın (Günlük Yorum 10 Ekim)

Dolar/TL Kanal Direncini Kıramadı



Dün Dolar/TL 1.9920'de bulunan alçalan kanal direncini kıramadı ve yükselişler cılız kaldı. Daha önceki kısa vadeli bant olan 1.9880-2.0120'deki hareketlerin artık yerini 1.9800-1.9920 aralığına bıraktığını söylemek mümkün.

2.00 seviyesinin aşılması artık 1.9920 direncinin kırılmasıyla gündeme gelebilir. Aksi halde FED'in Ekim ayında da azaltım yapmayacağı beklentisi ile TL değer kazanmaya devam edebilir. Dolar kuru için teknik göstergeler de bu dönemde temel verilerle uyumlu hareket etmektedir. Çok kısa vadede sabah saatlerinde meydana gelen teknik aykırılık bugün 1.9900’a yeni bir çıkış olabileceği izlenimi yaratıyor.


Altın (ONS) 



Altın, 1320-1330 aralığında dalgalandığı dönemde 1330'da bulunan direncini çok defa denemesine rağmen kıramayınca dün teknik olarak düşüş yaşadı. Dün 1322'den güne başlayan altın 1305 desteğini kırdıktan sonra bir sonraki destek seviyesi olan 1290'a oldukça yaklaşarak 1294’e kadar gerileme yaşadı.

Altın bugün 1305’te bulunan direncini aşabiilirse, long pozisyon alnarak 1310-1315 civarı hedef olarak belirlenebilir. Bu durumda 1297 stop olarak belirlenmelidir.

Enflasyon Merkez Bankaları'nın Politikalarına Yön Veriyor

Dün en yüksek %,7.95 en düşük %7.93 seviyelerini gören 2 yıl vadeli gösterge kıymetin bileşik faizi yatay seyir izleyerek günü %7.95’ten kapattı. ABD 10 yıllık tahvil faizleri ise %2.69 civarından işlem görmekte.


Bunun yanı sıra Güney Kore Merkez Bankası ülkedeki tarihi düşük enflasyon seviyesini fırsat bilerek politika faizinde değişikliğe gitmedi. Mayıs ayında da büyümeyi desteklemek için faiz indirimine gidilmişti. Brezilya Merkez Bankası ise  ülke para birimi olan realdeki değer kaybının enflasyon üzerindeki baskısından dolayı 5.kez faiz arttırımına gitti.

7 Ekim 2013 Pazartesi

Dolar-Altın-Faiz Analizi - (07 Ekim)


“Geçen haftaki düşüş trendine rağmen haftaya başlarken Dolar/TL’de gözlenen yükselişle beraber kısa vadede 2.0100 hedef olarak görülebilir.
Altın’da ise teknik olarak geçen hafta değindiğim OBO (omuz-baş-omuz) formasyonu, aşağı yönlü trend, yükselişlerin orta-uzun vadeli düşüş trendlerinde son bulması ve kritik dirençlerin aşılamaması görünümün hala negatif olduğunu gösteriyor.”

Altın (ons)



Geçen haftanın ilk günleri Altın için aşırı volatil hareketlere sahne olurken, haftanın kapanışına doğru Altın'da durulma gözlendi ve 1300 doların üzerinde 1310’dan kapanış gerçekleşti.  1290-1325 bandı oldukça önem kazandı. Bu hafta için yine bu bandın önemli olacağını ve herhangi bir kırılma da her iki yönde de sert hareketler gözlenebileceğini düşünüyorum.

Teknik olarak geçen hafta değindiğim OBO (omuz-baş-omuz) formasyonu, aşağı yönlü trend, yükselişlerin orta-uzun vadeli düşüş trendlerinde son bulması ve kritik dirençlerin aşılamaması görünümün hala negatif olduğunu gösteriyor.

Faiz 

Geçen hafta tahvil bono piyasasına talebin arttığı gözlendi. ABD'de riskli varlıklara olan eğilimin azalmaya başlaması ile 10 yıllık tahvil faizleri %2.65 civarındaki seviyelerini korurken, iç piyasamızda da tahvil-bono piyasasında önceki aylara nazaran hacimdeki artış önemli. Özellikle Türkiye'de 2 yıl vadeli gösterge kıymetin bileşik faizinde %8.30-8.40 civarı seviyeler oldukça olumlu algılanmaktadır.

Dolar/TL

Geçtiğimiz hafta yataya yakın seyir izleyen Dolar/TL'deki söz konusu sakinlik kurlarda görülmesi istenen istikrar için önem arz ediyor. Dolarda tüm yükselişlerin sınırlı kalmasında ise dolar endeksinde (DXY) son 8 ayın en düşük seviyelerinin görülmesinin önemli etkisi vardı.


Geçen hafta önemli destek olarak belirttiğim 1.9880'den destek bulan Dolar/TL, bu sabah bankalar arası piyasada 2.00 seviyesine oldukça yaklaştı ve 1.9950 civarından işlem görüyor. Geçen haftaki düşüş trendine rağmen haftaya başlarken dolar kurunda gözlenen bu yükselişle beraber kısa vadede 2.0100 hedef olarak görülebilir.

19 Eylül 2013 Perşembe

FED Tahvil Alımını Azaltmadı

"FED, tahvil alım miktarına azaltım yapmadan devam etme kararı aldı. Kararın ardından Dow Jones ve S&P 500 tarihi zirve seviyeden kapanış yaptı. ABD 10 yıllık tahvil faizleri yaklaşık 10 puan geriledi. Bernanke yaptığı konuşmada “Ekonomik görünüm daha fazla güven kazanır ise, azaltım bu yıl içinde olabilir” şeklinde ifadeler kullandı. Bugün yine kaldığımız yerden işsizlik maaşı başvurularını ve mevcut ev satışlarını takip etmeye devam ediyor olacağız."

Dün sona eren toplantının ardından FED, tahvil alım miktarına azaltım yapmadan devam etme kararı aldı. Son genişleme ile beraber FED aylık 85 milyar dolarlık tahvil alımı gerçekleştiriyordu. Piyasada genel beklenti 10-15 milyar dolarlık bir azaltımın dün başlayacağı yönündeydi. Dolayısıyla dünkü gelişme “sürpriz” olarak nitelendirildi.

Kararın ardından Altın hızla 1300’lü seviyelerden 1350’ye sıçrarken, Dolar/TL 1.95’in altına sarktı. Benzer etkiler ABD hisse senedi piyasalarında da yaşandı. Dow Jones ve S&P 500 tarihi zirve seviyeden kapanış yaptı. ABD 10 yıllık tahvil faizleri yaklaşık 10 puan geriledi.

Tahvil alımının yanı sıra FED gelecek adına öngörülerini de paylaştı. FED yetkilileri büyümenin 2013'de yüzde 2.0-2.3, 2014'te yüzde 2.9-3.1 ve 2015'de yüzde 3.0-3.5 olmasını beklerken; işsizlik oranının 2013'de yüzde 7.0-7.1, 2014'te yüzde 6.4-6.8 ve 2015'de yüzde 5.9-6.2 olacağını öngördü.

Karar sonrası Bernanke’nin konuşması dikkatle takip edildi.
Konuşmada en çok dikkat çeken konu; Bernanke’nin “işsizlik oranının kabul edilebilir seviyelerin üzerinde”  ve buna rağmen “ekonomik görünüm daha fazla güven kazanır ise, azaltım bu yıl içinde olabilir” şeklindeki ifadeleri oldu. Bernanke ayrıca, önümüzdeki toplantılarda temel görünümün tahvil alımlarında azaltımı gerektirip gerektirmediğine bakacaklarını söylerken, istihdam piyasasında iyileşme olduğunu ancak cari şartların tatmin edici olmadığını belirtti.

Faiz oranları beklendiği gibi %0.25’te sabit bırakıldı.        
FED, ekonomide ilerlemenin sürdürülebilir olduğunu görene kadar bekleme kararı aldı. FED'in 17 yöneticisinden 14'ü faiz oranlarını 2014 sonunda %0.25 veya altında olarak tahmin etti.

ABD’de Konut Piyasası
ABD’de inşaat izinleri 950,000 olan beklentilerin altında kalarak 918,000 olarak açıklandı ve konut piyasasında kötüleşmeye işaret etti. Bugün ise işsizlik maaşı başvuruları (beklenti:341,000) ve mevcut ev satışları (beklenti: 5.25 milyon TL) takip edilen veriler olacak.

15 Eylül 2013 Pazar

Bist100'e Bu Seviyeden (71600) Girilir mi?


Geçen hafta başında hisse senetlerine yatırım yapmaya karar verenler hafta boyunca ortalama %6.5 getiri elde ettiler. Suriye'de askeri bir müdahalenin öncelikle sınırlı olması fiyatlanırken, değişen politik rüzgar BİST100'e fazlasıyla destek oldu. Şuan hiç kimsenin Suriye'ye müdahale olup olmayacağı konusunda net bir fikri yok, ancak "güçlü" tahminleri var. Nedendir bilinmez, tahmini neredeyse imkansız olan olaylara yönelik, insan fıtratı gereği, kendinden çok daha emin şekilde yorumlarda bulunur. İnsanın kendini kandırması için kazanılmış otokontrol sisteminin bir yansıması olabilir. 

Tahminler üzerinde tartışılabilir ancak tartışmasız olan bir durum varsa o da geçen hafta Suriye krizinin ertelenmiş olmasının bir coşkuya neden olduğudur. Peki borsaya buradan girilir mi (71600)? 

Cevabım şudur ki; Borsaya her seviyeden girilir. Örneğin Özak GYO kazandığı ihalenin ardından bu hafta %100'ün üzerinde prim yaparken, Ford Otosan kamuya açıklanmış kayda değer hiç bir haber yokken çok ucuzladığından olsa gerek yaklaşık %20 prim yaptı ve yatırımcılarına endeksin çok üzerinde getiri imkanı sundular. Özak GYO'nun bu çıkışını öngörmek zor olsa da Ford için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Endeks prim yaparken benzer kazançlar sağlayan hisseleri veya Feniş Alüminyum gibi şirketlerin yatırımcısını nasıl kahrettiğini takip etmişsinizdir.

Kaotik ortamlarda büyük riskli kağıtların peşinden koşmaktansa karlılıklarına gıpta ile bakılan şirketlere yatırım yapmak çok daha akılcıdır. Hem bu tarz şirketleri herkes bilir, çok büyük araştırmalara dahi gerek bırakmaz. Yaptığınız tek şey endeksin düşüşünden etkilenen bu kağıtları toplamak ve küresel iyileşmeyi beklemekten ibarettir. Tabi şirketin önemli haberlerini de mutlaka takip etmelisiniz. 

Teknik olarak geçen hafta 72700 düellosu yaşandı ve aslında kazanan çıkmadı. Gergin bekleyiş devam ediyor. Suriye iyimserliğine rağmen 17-18 Eylül FED toplantısı öncesi yatırımcılar hisselerde pozisyon arttırmak için beklemeye karar verdiler. FED'de azaltım kararı kadar miktar da çok önemli. Yaşanan tüm gelişmeler analiz edildiğinde 10 milyar dolarlık tahvil azaltımının fiyatlanmış olabileceğini düşünüyorum. Açıklanacak karara bu açıdan bakılmalı ve herşeye rağmen piyasanın abartmaktan vazgeçmeyeceği unutulmamalı. 15 milyar doların üzerinde bir azaltım ise endekste 67000 seviyesini gündeme getirebilir. Tersi durumda 5 milyar dolarlık azaltım ya da azaltımın bir sonraki toplantıya kaydırılması 72700 direncinin kırılmasını sağlar ve 75000-76000'e hızlı bir yükseliş olabilir. Saydığım ihtimaller dışında FED yepyeni senaryolar ve sürprizlerle de karşımıza çıkabilir. Stop-Loss'lar da bu yüzden önemli değil mi zaten...

Kritik FED öncesi kendi fikirlerimi paylaşmaya çalıştım ve yaşanan son gelişmeleri, olası senaryolarda yaşanabilecek gelişmeleri kendi penceremden naçizane sunmaya çalıştım. Umarım faydalanabileceğiniz bir yazı olmuştur. 

Bugünün cümlesi "Zararın neresinden dönsek kardır" olsun..