Uyarı

Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, benim kişisel görüşlerime dayanmaktadır.

3 Şubat 2014 Pazartesi

Dolar Kurunda Yükseliş Hikayesi Bitmedi - USDTRY


Uzun zamandır analiz yapmanın neredeyse imkansız hale geldiği Dolar/TL’de anlamlı sonuçlar vermeyeceğinden veya net bir yön çizilemeyeceğinden analiz yapamamaktaydım. Ülke olarak da; siyasi gerginliğin, TCMB’nin etkinsizliğinin ve FED’in çıkış sürecinin Dolar kurunu nereye kadar taşıyacağını korkulu gözler ile izler durumdaydık. Neyse ki yeni zirve 2.39 civarında oluştu. Bunda, grafikte de belirttiğim üzere, TCMB’nin “Ben Buradayım” mesajının büyük rol oynadığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Geçmişi detaylandırmayıp, dolar kuruna yönelik gelecek beklentilerimi belirtmek isterim.

Öncelikle Dolar/TL’de ilk şoku atlattık. Dolar grafiğindeki dalga boyları bunu net şekilde ortaya koyuyor. “Üçgen formasyon” şeklinde yorumlanan oluşumu da gözlemleyebiliyoruz. Üçgen formasyon oluşumlarının sert bir şekilde kırılacağı düşünülür. Dolayısıyla formasyonun hedefi kısa zamanda 2.24 desteği kırılırsa aşağıda 2.18; 2.29 direnci kırıldığında ise yukarıda 2.35 hedefleri bulunuyor. Bu oluşumu önemsiyorum ve belirttiğim destek ya da dirençler kırılırsa aynı yönde söz konusu hedeflere doğru pozisyon alınmasının mantıklı olabileceğini düşünüyorum. 

1. Senaryo: Ancak üçgen formasyonun kırılması, Dolar kurunun bundan sonra aynı yönde ve aynı şiddette devam edeceği anlamına gelmez. Aksine yukarı yönlü kırılmada TCMB’nin tekrar devreye girmesi sürpriz olmaz. Bu senaryoda düşüş trendinin sarı bölgedeki kanal içerisinde 2.23’e kadar devam edebileceğini sanıyorum.  Bu andan sonra dolar kuru tekrar dengelenip yukarı yönlü eğimle 2014 yılını tamamlayabilir.

2. Senaryo: Aşağı yönlü kırılmanın etkisinin kalıcı olmayacağını ve geçici bir “trade etkisi” yaratacağı inancındayım. 2.20’nin altına sarkan dolar kuru tekrar yükselerek yeşil bölgedeki kanal içerisinde hareket edebilir.

Sonuç olarak “aşağı” ya da “yukarı” yönlü ani bir sert dalgalanma ihtimaline karşın, Dolar kurunun her iki ihtimalde de 2.20-2.30 arasında dengeye ulaşabilir ve 2014 yılında yükselen trend desteğinin kırılma ihtimali düşük görünmektedir. Buna sebep olarak FED’in çıkış sürecini gösterebiliriz. Bilindiği üzere tahvil alımı tam da beklenildiği gibi kademeli olarak azaltılmakta ve yüksek ihtimalle 2014 yılında sona erecektir. Ancak dolar kurunun yükseliş hikayesinin “tapering” ile sona ermesi beklenemez. Çünkü henüz neredeyse hiç fiyatlanmamış “FED faiz artırımı” süreci var. 


14 Ocak 2014 Salı

ABD'de Son Durum: Borsalardaki Satışın Sebebi Ne?


Alcoa'nın karını açıklamasıyla başlayan bilanço sezonu bu hafta daha da hız kazanacak. 29 S&P500 şirketinin bu hafta bilanço açıklaması bekleniyor. ABD'de açıklanacak bilançolar öncesinde haftanın ilk işlem gününde satışlar etkili oldu. S&P500, Dow Jones ve Nasdaq'ın üçü birden %1'in üzerinde değer kaybı yaşadı. 
Atlanta Fed Başkanı Dennis Lockhart'ın tahvil alımında 10 milyar dolarlık azaltımı desteklediğini söylemesi de satışlara destek olmuş olabilir. Uzun soluklu ralli yaşayan ABD borsalarında bugünkü satışlar için kar realizasyonu diyen analistler de var. Ama gerçek şu ki 2014 yılına ABD borsaları henüz alışabilmiş değil.

Bugün Aralık ayı perakende satışları açıklanacak. Perakende satışlarda herhangi bir değişimin olmayacağı tahmin ediliyor. Otomotivden arındırılmış veride ise %0.4'lük artış olacağı sanılıyor. Perakende satışlarda otomotivin hariç tutulması önemli. Çünkü fazla oynak yapıya sahip otomotiv sektörü veride bozulmalara yol açabiliyor. 

Bunun yanı sıra, işsizlik oranındaki gerilemeye ek olarak vergi gelirlerinin de artmasıyla ABD rekor düzeyde (53.2 milyar dolar) bütçe fazlası verdiğini açıkladı. Geçen sene ABD büttçesi açık vermişti. 

12 Ocak 2014 Pazar

Gram Altın Analizi: Siyasetin Dediği Olur!..

Daha önce ons bazında Altın analizi bir kaç kez yaptım, bu defa gram/TL cinsinden altın analizi yapmak istedim. Çünkü gram bazında incelendiğinde biraz daha farklı detaylar ön plana çıkmakta. Özellikle Dolar/TL'nin seyri fiyatlamaya doğrudan etki etmektedir. Bu noktada analizimize iki açıdan bakacağız.



Bunlardan ilki Ons bazında Altın analizi, ikincisi ise Dolar/TL analizi olacak. Altının onsu geçtiğimiz hafta tarım dışı istihdamın ummadık şekilde 200 binin oldukça altında 74 bin olarak açıklanması "acaba tapering de agresif olunamayacak mı" algısı yarattı ve 1250 dolara yakın seviyeden kapanış yaptı. Söz konusu yükseliş daha öncede belirttiğim üzere 1270 civarında bulunan direnci aşmamasından dolayı anlamlı bulmuyorum. Daha doğrusu yukarı yönlü trend başladı demek için yeterli değil. Altına olan fiziki talebin de kısmen arttığı bir ortamda hala tapering ile gelen tepkilerin bu denli cılız olması, neden uzun zamandır Altın için karamsar olduğumu kısmen ifade ediyor. "Tapering'de azaltım yavaşlayacak" iyimserliğiyle yükselen Altın'a da bu anlamda ne kadar güvenilebilir ki? Dolayısıyla 1200-1220 civarındaki desteği önemsemekle beraber Altın için karamsarlığımı koruyorum ve Altın'ın 1200-1270 arasında dalgalanacağı varsayımıyla hareket ediyorum. 


Gelelim ikinci aşamaya.. Dolar/TL'nin seyrinin gram Altına doğrudan etki ettiğini söylemiştim. Birazdan kullanacağım ifade çok önemli: dolar endeksindeki harekete paralel şekilde dalgalanan Dolar/TL'nin fiyatlamaya bir etkisi olmaz. Böyle bir durumda ons Altın nereye giderse gram Altın'ın da o yönde gitmesi beklenebilir. Yani biz Dolar/TL'yi incelerken "dolar endeksinden hangi yönde ne kadar şiddetle sapma gösteriyor?" sorusunun cevabını arıyor olacağız. Dolayısıyla TL'deki negatif yada pozitif ayrışmalar önem arz ediyor. 

Kurun üzerinde bilindiği üzere siyasi gerginliğin ve taperingin baskısı var. 2 faktörde kuru yukarı doğru itiyor. Tapering yönlü baskıyı ayrı bir kefeye koymak gerekiyor. Ayrıca incelemeye de gerek yok. Çünkü taperingin etkisi sadece TL'yi değil, dolara karşı diğer tüm para birimlerini etkiliyor. Bu da dolar endeksi üzerinde yukarı yönlü etki yaratmakta olup, zaten ons bazında incelediğimiz Altın fiyatlamalrının içinde bulunuyor. Yukarıda da vurguladığım gibi bizi asıl ilgilendiren TL'nin dolar endeksinden negatif ya da pozitif ayrıştığı noktaların tespitini iyi yapmak. Bu açıdan bakınca tüm değişkenlerin bizi tek yöne götürdüğünü görüyoruz: Siyasi gerginlik!.. Sürekli rekor kıran kurun en büyük destekçisi .. Bir de buna TCMB'nin zayıf hamleleri de eklenince TL'deki değer kaybı had safhaya çıktı. Tam da bu sebeplerle diğer para birimlerine kıyasla TL Dolara karşı çok daha fazla değer kaybetti.

Bunun sonucu olarak gram Altın'da yükselişler gözlendi. 86'nın üzerine çıktık. Bundan sonraki dönemde ons Altın'da yataylaşmanın devam edeceğini öngördüğümden dolayı, dolardaki tahminlerin önem arz ettiğini belirtmeliyim. Siyasi gerginlik son noktaya geldi mi? En kötüsünü gördük mü? Yoksa seçimler öncesi henüz herşey daha yeni mi başlıyor? İşte bu sorulara ben cevap verip, sizin değerli düşüncelerinize yön vermek istemiyorum. Sadece vereceğiniz cevabın gram Altındaki etkilerini açıklamak isterim. Eğer henüz herşey daha yeni başlıyorsa, gram Altın'da hikaye bitmiş sayılmaz 3 ay içinde 1220 desteği kırılmadıkça 90 TL'yi görmemek neredeyse imkansız. Yok eğer daha fazla negatif ayrışamayız diyorsanız ve artık bu gerginliğin daha da büyümesi sizce mümkün değilse 80-87 gram/TL arasında dalgalanmanın devam etmesi yüksek ihtimal. Siyasi gerginliğin sona erme ihtimalinde dahi Dolar TL'de 2.06'nın altını beklemiyor olmam gram Altın'da 80 desteğinin güçlü kalacağına olan inancımın temelinde yatan ana sebeptir. 

Yukarıdaki analizimde öngörülerim ve yaptığım tahminlerden daha önemli olan kısımlar, gram Altına bakış açısının nasıl olması gerektiği ile ilgili olan kısımlardır. Buna daha fazla önem vermenizi tavsiye ederim. Umarım faydalı bir çalışma olmuştur.. 

9 Ocak 2014 Perşembe

BIST Analiz: Aşağı Tükürsen Sakal, Yukarı Tükürsen Bıyık

Dün piyasaların FOMC toplantı tutanakları öncesinde merakla beklediği Aralık ayı ADP tarımdışı istihdam, en iyimser beklenti olan 218 binden dahi daha yukarı gelerek 238 bin olarak açıklandı. Açıklanan bu veri Cuma günü yayınlanacak istihdam raporu için beklentileri daha da olumluya döndürmüş oldu. Ancak bu pozitiflik BİST için kötü haberdi. ADP istihdamın en iyimser beklentilerin dahi üzernde açıklanması endeksimizden küçük çaplı kaçışa neden oldu. TL'nin de değerlendiğini gördük. Hem de o esnada Dolar Endeksi (DXY) aşağı yönlü hareket ederken. Bence bu ayrışma, bundan sonraki dönem açısından çok ama çok önemli bir sinyal niteliğindeydi. Gelişmekte olan ülkelerin, özellikle de şu ortamda Türkiye'nin bu süreçte alabileceği yarayı gözler önüne seriyordu.   
Bence bugün çıkış için ideal de birgündü. %13 prim yapmış BIST100'de endeksimiz için kötü gelen veriyle kar realize edilmesinden daha doğal ne olabilirdi ki. Ben önümüzdeki 3 gün için  de iyimser olamadığımı belirtmek zorundayım. Çünkü daha da önemli olan istihdam raporu Cuma günü açıklanacak ve beklentilerden iyi gelmesi artık çok muhtemel. En azından şuanda böyle bir beklenti oluştu ve bunun fiyatlanmasını bekleyebiliriz. 
Polyanna bakış açısında ise artık veriye odaklanmış olmamız geçici de olsa iyiye işaret. Ama malesef aşağı tükürsek sakal, yukarı tükürsek bıyık var.  Bıyıktan kastımı herkes anlamış olmalı.  Siyasi riskten bahsediyorum. Ekstra bir şey de söylemek istemiyorum. Sadece böyle bir riskin hala mevcut olduğunu ve stoplarımızın daha değerli hale geldiğini bilmemiz yeterli. 
Birkaç saat önce yayınlanan FOMC tutanaklarına da yeri gelmişken ufak bir analiz yapmak isterim. Çünkü 2014 yılı için önemli doneler var.   
Saat 21:00'da yayınlanan FOMC tutanaklarında yer alanlar değerlendirildiğinde genel olarak üyelerdeki eğilimin taperingin kademeli olarak devam etmesi yönünde olduğu ortaya çıktı. Bazı üyelerin 10 milyar doların da üzerinde azaltım istemesi şahin görüşler olarak algılandı ve ABD 10 yıllık tahvil faizleri %3'ün üzerine çıktı. Dolayısıyla tahvil alımlarının 2014 yılında sona erme ihtimali iyiden iyiye kuvvetlendi.  
Hareketli geçen günün ardından ABD borsaları da karışık bir görünümle kapanış yaptı. 

24 Aralık 2013 Salı

Özetle 2014 Yılı TCMB Politikası



Merkez Bankaları’nın öneminin çok daha fazla artmaya başladığı dönemde, politikalarını yakından takip etmek büyük önem arz ediyor. Bu anlamda Erdem Başçı’nın sunumunun ardından TCMB politikalarını en kısa ve anlaşılır şekilde özetlemeye çalıştım. Bu politikaları öğrenmek 2014 yılı için strateji oluşturmada da çok faydalı olacaktır.
  • Erdem Başçı bugünkü sunumunda faiz arttırımı için yine sinyal vermedi ve gecelik borç verme faizi olan %7.75'e vurgu yaptı.
  • Likidite kısmına artık neredeyse faizden daha fazla önem veriliyor (!). Faize ancak dolaylı yoldan müdahaleler gelebilir. Şöyle ki:
  • Piyasayı daha yüksek maliyetle fonlamaya çalışacaklar. Aylık repo kaldırılmıştı. Haftalık repoda ve piyasa yapıcılara aktarılan miktarda da önemli düşüşler yapıldı. Gecelik borçlanmada ise TCMB doğası gereği herhangi bir sınır yok.
  • Haftalık repo ile %4.5 faizden fonlama yapılırken, piyasa yapıcılara ise %6.75'ten fonlama yapılıyordu. Gecelik borç verme faizinin %7.75 olduğu düşünüldüğünde diğer iki fonlama yönteminde miktar kısıtlamaları doğal olarak fonlama maliyetlerinin %7.75’e yaklaşmasını sağlayacak.
  • Erdem Başçı fonlama maliyetinin %6.75 civarında oluşmasını beklediklerini belirtti. Bu da dolaylı olarak yine faizi arttırmayıp, sıkılaştırıcı politikaya devam edeceklerinin bir göstergesi olarak algılanabilir.
  • Döviz satım ihalelerini ise 2014’ten önce ve 2014’ten sonra diye ikiye ayırmak gerekecek. 2013 yılı bitimine kadar her gün 450 milyon dolar –duruma göre arttırılabilir-  satılacak. 2014’ten sonra Ocak ayında ise her gün minimum 100 milyon dolar arttırılacak.

Sonuç olarak TCMB hala direk faiz arttırımından çok uzakta. Enflasyon tarafı TCMB’ye göre iyi gidiyor ve faiz artırımına ancak enflasyonda bir oynaklık olduğunda başvurulacak. Faizlerde de artık oynaklık giderek azalacak ve öngörülebilirlik artacak. Kura bundan sonra da sadece “Döviz Satım İhaleleriyle” müdahale yapılacak. ROM tarafında da değişiklikler var ancak bunlar şimdilik çok önemli değil. 


6 Aralık 2013 Cuma

Bugün İstihdam Raporu için 2 ihtimal, Endeks için Aralık Ayında Tek Sonuç Var: Ho-Ho-Ho!

Aralık ayına gelindiğinde Endeksin (BIST100) 70.000-73.000 gibi alıma çok uygun bir hale gelmesinin ve nedense herkesin "daha fazla düşer miyiz"i sorgulamaya başlamasının tesadüf olmadığını sanıyorum. Hafta boyunca bugünkü veri çok iyi gelebilir algısını oluşturacak çokça veri geldi ve her verinin piyasa aşağı yukarı hakkını döve döve verdi. 76000'den hızla 72000'e geriledik. 

Bugün ABD’de 15:30’da açıklanacak istihdam raporunda beklenenden iyi veriler gelirse piyasa bunu daha önce sıkça yaptığı gibi kötü algılayacaktır. Bu durumda 70.000-69000 aralığının taban olabileceğini ve bu andan sonra endeksin atağa kalkabileceğini düşünüyorum. 



Tersi durumda piyasa veriye yukarı yönlü anında tepki verecek ve Aralık ayında yeni bir rallinin de ilk tohumları ekilebilir.



Sonuç: Noel Baba Rallisi 




Söylediklerim tamamen TAHMİNden ibaret olup, paylaştığım grafiklerle ve öngörülerimle bariz uyumsuz hareketler olduğunda senaryo kendiliğinden İPTAL olacaktır.



23 Kasım 2013 Cumartesi

Birleşmelerde Ulaşılacak Yeni Sermaye

Soru: Birleşmelerde yeni sermaye ne kadar olacak?

Halka açık borsaya kote olmuş bir çok ortaklıkta zaman zaman birleşmeler olmakta ve küçük yatırımcıda kafalar karışmaktadır. Sermayenin nasıl olur da bir anda bu kadar yükseldiğine anlam verilemeyebiliyor. 100 milyon hisse varken bir anda bu hisse sayısı 150 milyona çıkabiliyor. Daha önce mevzuat kitaplarında A, B, C'li formülleri unutun. Bir cümle yeter. Nasıl mı? Çok basit:

Sermaye, devralan ortağın özkaynağının büyüme oranı kadar artar.

Aslında tüm formüller yukarıdaki cümleyi teyit eder. Hemen kısa bir örnek yapalım:

Ben E&T şirketi olarak bir şirket alacağım bünyeme. Benim şirketin toplam 100 milyon sermayesi var. Öz kaynağım da 200 milyon olsun. Alacağım şirketin öz kaynağı ise 100 milyon. Şirketi bünyeme katacağıma göre artık;

100+200=300 milyona yükseldi öz kaynağım. Aynı oranda sermayem de artmalı.

300mlnTL/200 mlnTL kadar artış sağladığıma göre 100 milyonluk sermayem;

100*(300/200)=150 milyon sermayeye yükselerim. 

Gördüğünüz gibi onca işlem sadece ilk cümleyi teyit etti.

Özkaynağın büyüme oranı %50 idi.
Sermayenin büyüme oranı %50 oldu.