Uyarı
Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, benim kişisel görüşlerime dayanmaktadır.
4 Mart 2014 Salı
14 Şubat 2014 Cuma
BIST100 Analiz
Son dönemlerde dolar kuru ile yüksek ters korelasyona sahip
olan endekste dün de küresel piyasalara ve dolar kuruna bağlı hareketler sonucu
%1.16'lık değer kaybı yaşandı. Gün sonu kapanış değeri 63.764 olarak
gerçekleşti. Beklentilere paralel olarak boşluklu açılış yapan BIST100
63500-63750 destek aralığına tutundu. Ancak 64000 seviyesinin altındaki kapanış
teknik açıdan olumlu bir görüntü çizmedi. Bugün de söz konusu destek önem arz
ediyor. Olası alım yönlü tepkilerin ilk etapta 64400 civarında bulunan boşluğu
kapamasını bekliyorum, ancak 65500 direncinin kırılması için henüz yeterli
sebep görmüyorum.
Bugün Asya piyasaları Çin’de tüketici fiyatlarındaki artışın
ve zayıf gelen ABD verilerinin etkisiyle yükseliş eğiliminde olduğunu
görüyoruz. Japon Nikkei225 endeksi negatif ayrışıyor. ABD borsaları ise, dün
açıklanan verilerin beklentileri karşılayamamasına rağmen primli kapanış
yaptılar ancak, bugün vadeliler %0.12-%0.25 ekside. Dolayısıyla bu sabah açık olan piyasalar bugünkü BIST100 açılışı konusunda net bir yön vermiyor.
Bugün bitecek olan FATF toplantısında Türkiye; Suriye,
Endonezya, Pakistan gibi ülkelerle birlikte gri listede yer alırken, FATF'ye göre bu ülkeler para aklama konusunda yeterince çaba sarf etmemekteler. FATF’nın kara listesinde sadece İran ve Kuzey Kore
var. Türkiye'nin bu listeye alınmasını beklemiyorum ama koyu gri listeye alınması dahi önemli sorunlar yaratabilir.
Etiketler:
analiz,
BIST100,
Bist,
Endeks,
teknik analiz
3 Şubat 2014 Pazartesi
Dolar Kurunda Yükseliş Hikayesi Bitmedi - USDTRY
Uzun zamandır analiz yapmanın
neredeyse imkansız hale geldiği Dolar/TL’de anlamlı sonuçlar vermeyeceğinden
veya net bir yön çizilemeyeceğinden analiz yapamamaktaydım. Ülke olarak da;
siyasi gerginliğin, TCMB’nin etkinsizliğinin ve FED’in çıkış sürecinin Dolar
kurunu nereye kadar taşıyacağını korkulu gözler ile izler durumdaydık. Neyse ki
yeni zirve 2.39 civarında oluştu. Bunda, grafikte de belirttiğim üzere, TCMB’nin
“Ben Buradayım” mesajının büyük rol oynadığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Geçmişi
detaylandırmayıp, dolar kuruna yönelik gelecek beklentilerimi belirtmek
isterim.
Öncelikle Dolar/TL’de ilk şoku
atlattık. Dolar grafiğindeki dalga boyları bunu net şekilde ortaya koyuyor. “Üçgen
formasyon” şeklinde yorumlanan oluşumu da gözlemleyebiliyoruz. Üçgen formasyon
oluşumlarının sert bir şekilde kırılacağı düşünülür. Dolayısıyla formasyonun
hedefi kısa zamanda 2.24 desteği kırılırsa aşağıda 2.18; 2.29 direnci
kırıldığında ise yukarıda 2.35 hedefleri bulunuyor. Bu oluşumu önemsiyorum ve
belirttiğim destek ya da dirençler kırılırsa aynı yönde söz konusu hedeflere
doğru pozisyon alınmasının mantıklı olabileceğini düşünüyorum.
1. Senaryo:
Ancak üçgen formasyonun kırılması, Dolar kurunun bundan sonra aynı yönde ve
aynı şiddette devam edeceği anlamına gelmez. Aksine yukarı yönlü kırılmada TCMB’nin
tekrar devreye girmesi sürpriz olmaz. Bu senaryoda düşüş trendinin sarı
bölgedeki kanal içerisinde 2.23’e kadar devam edebileceğini sanıyorum. Bu andan sonra dolar kuru tekrar dengelenip yukarı
yönlü eğimle 2014 yılını tamamlayabilir.
2. Senaryo:
Aşağı yönlü kırılmanın etkisinin kalıcı olmayacağını ve geçici bir “trade
etkisi” yaratacağı inancındayım. 2.20’nin altına sarkan dolar kuru tekrar
yükselerek yeşil bölgedeki kanal içerisinde hareket edebilir.
Sonuç olarak “aşağı” ya da “yukarı”
yönlü ani bir sert dalgalanma ihtimaline karşın, Dolar kurunun her iki ihtimalde
de 2.20-2.30 arasında dengeye ulaşabilir ve 2014 yılında yükselen trend desteğinin
kırılma ihtimali düşük görünmektedir. Buna sebep olarak FED’in çıkış sürecini
gösterebiliriz. Bilindiği üzere tahvil alımı tam da beklenildiği gibi kademeli
olarak azaltılmakta ve yüksek ihtimalle 2014 yılında sona erecektir. Ancak
dolar kurunun yükseliş hikayesinin “tapering” ile sona ermesi beklenemez. Çünkü
henüz neredeyse hiç fiyatlanmamış “FED faiz artırımı” süreci var.
14 Ocak 2014 Salı
ABD'de Son Durum: Borsalardaki Satışın Sebebi Ne?
Alcoa'nın karını açıklamasıyla başlayan bilanço sezonu bu hafta daha da hız kazanacak. 29 S&P500 şirketinin bu hafta bilanço açıklaması bekleniyor. ABD'de açıklanacak bilançolar öncesinde haftanın ilk işlem gününde satışlar etkili oldu. S&P500, Dow Jones ve Nasdaq'ın üçü birden %1'in üzerinde değer kaybı yaşadı.
Atlanta Fed Başkanı Dennis Lockhart'ın tahvil alımında 10 milyar dolarlık azaltımı desteklediğini söylemesi de satışlara destek olmuş olabilir. Uzun soluklu ralli yaşayan ABD borsalarında bugünkü satışlar için kar realizasyonu diyen analistler de var. Ama gerçek şu ki 2014 yılına ABD borsaları henüz alışabilmiş değil.
Bugün Aralık ayı perakende satışları açıklanacak. Perakende satışlarda herhangi bir değişimin olmayacağı tahmin ediliyor. Otomotivden arındırılmış veride ise %0.4'lük artış olacağı sanılıyor. Perakende satışlarda otomotivin hariç tutulması önemli. Çünkü fazla oynak yapıya sahip otomotiv sektörü veride bozulmalara yol açabiliyor.
Bunun yanı sıra, işsizlik oranındaki gerilemeye ek olarak vergi gelirlerinin de artmasıyla ABD rekor düzeyde (53.2 milyar dolar) bütçe fazlası verdiğini açıkladı. Geçen sene ABD büttçesi açık vermişti.
12 Ocak 2014 Pazar
Gram Altın Analizi: Siyasetin Dediği Olur!..
Daha önce ons bazında Altın analizi bir kaç kez yaptım, bu defa gram/TL cinsinden altın analizi yapmak istedim. Çünkü gram bazında incelendiğinde biraz daha farklı detaylar ön plana çıkmakta. Özellikle Dolar/TL'nin seyri fiyatlamaya doğrudan etki etmektedir. Bu noktada analizimize iki açıdan bakacağız.
Bunlardan ilki Ons bazında Altın analizi, ikincisi ise Dolar/TL analizi olacak. Altının onsu geçtiğimiz hafta tarım dışı istihdamın ummadık şekilde 200 binin oldukça altında 74 bin olarak açıklanması "acaba tapering de agresif olunamayacak mı" algısı yarattı ve 1250 dolara yakın seviyeden kapanış yaptı. Söz konusu yükseliş daha öncede belirttiğim üzere 1270 civarında bulunan direnci aşmamasından dolayı anlamlı bulmuyorum. Daha doğrusu yukarı yönlü trend başladı demek için yeterli değil. Altına olan fiziki talebin de kısmen arttığı bir ortamda hala tapering ile gelen tepkilerin bu denli cılız olması, neden uzun zamandır Altın için karamsar olduğumu kısmen ifade ediyor. "Tapering'de azaltım yavaşlayacak" iyimserliğiyle yükselen Altın'a da bu anlamda ne kadar güvenilebilir ki? Dolayısıyla 1200-1220 civarındaki desteği önemsemekle beraber Altın için karamsarlığımı koruyorum ve Altın'ın 1200-1270 arasında dalgalanacağı varsayımıyla hareket ediyorum.
Gelelim ikinci aşamaya.. Dolar/TL'nin seyrinin gram Altına doğrudan etki ettiğini söylemiştim. Birazdan kullanacağım ifade çok önemli: dolar endeksindeki harekete paralel şekilde dalgalanan Dolar/TL'nin fiyatlamaya bir etkisi olmaz. Böyle bir durumda ons Altın nereye giderse gram Altın'ın da o yönde gitmesi beklenebilir. Yani biz Dolar/TL'yi incelerken "dolar endeksinden hangi yönde ne kadar şiddetle sapma gösteriyor?" sorusunun cevabını arıyor olacağız. Dolayısıyla TL'deki negatif yada pozitif ayrışmalar önem arz ediyor.
Kurun üzerinde bilindiği üzere siyasi gerginliğin ve taperingin baskısı var. 2 faktörde kuru yukarı doğru itiyor. Tapering yönlü baskıyı ayrı bir kefeye koymak gerekiyor. Ayrıca incelemeye de gerek yok. Çünkü taperingin etkisi sadece TL'yi değil, dolara karşı diğer tüm para birimlerini etkiliyor. Bu da dolar endeksi üzerinde yukarı yönlü etki yaratmakta olup, zaten ons bazında incelediğimiz Altın fiyatlamalrının içinde bulunuyor. Yukarıda da vurguladığım gibi bizi asıl ilgilendiren TL'nin dolar endeksinden negatif ya da pozitif ayrıştığı noktaların tespitini iyi yapmak. Bu açıdan bakınca tüm değişkenlerin bizi tek yöne götürdüğünü görüyoruz: Siyasi gerginlik!.. Sürekli rekor kıran kurun en büyük destekçisi .. Bir de buna TCMB'nin zayıf hamleleri de eklenince TL'deki değer kaybı had safhaya çıktı. Tam da bu sebeplerle diğer para birimlerine kıyasla TL Dolara karşı çok daha fazla değer kaybetti.
Bunun sonucu olarak gram Altın'da yükselişler gözlendi. 86'nın üzerine çıktık. Bundan sonraki dönemde ons Altın'da yataylaşmanın devam edeceğini öngördüğümden dolayı, dolardaki tahminlerin önem arz ettiğini belirtmeliyim. Siyasi gerginlik son noktaya geldi mi? En kötüsünü gördük mü? Yoksa seçimler öncesi henüz herşey daha yeni mi başlıyor? İşte bu sorulara ben cevap verip, sizin değerli düşüncelerinize yön vermek istemiyorum. Sadece vereceğiniz cevabın gram Altındaki etkilerini açıklamak isterim. Eğer henüz herşey daha yeni başlıyorsa, gram Altın'da hikaye bitmiş sayılmaz 3 ay içinde 1220 desteği kırılmadıkça 90 TL'yi görmemek neredeyse imkansız. Yok eğer daha fazla negatif ayrışamayız diyorsanız ve artık bu gerginliğin daha da büyümesi sizce mümkün değilse 80-87 gram/TL arasında dalgalanmanın devam etmesi yüksek ihtimal. Siyasi gerginliğin sona erme ihtimalinde dahi Dolar TL'de 2.06'nın altını beklemiyor olmam gram Altın'da 80 desteğinin güçlü kalacağına olan inancımın temelinde yatan ana sebeptir.
Yukarıdaki analizimde öngörülerim ve yaptığım tahminlerden daha önemli olan kısımlar, gram Altına bakış açısının nasıl olması gerektiği ile ilgili olan kısımlardır. Buna daha fazla önem vermenizi tavsiye ederim. Umarım faydalı bir çalışma olmuştur..
9 Ocak 2014 Perşembe
BIST Analiz: Aşağı Tükürsen Sakal, Yukarı Tükürsen Bıyık
Dün piyasaların FOMC toplantı tutanakları öncesinde merakla beklediği Aralık ayı ADP tarımdışı istihdam, en iyimser beklenti olan 218 binden dahi daha yukarı gelerek 238 bin olarak açıklandı. Açıklanan bu veri Cuma günü yayınlanacak istihdam raporu için beklentileri daha da olumluya döndürmüş oldu. Ancak bu pozitiflik BİST için kötü haberdi. ADP istihdamın en iyimser beklentilerin dahi üzernde açıklanması endeksimizden küçük çaplı kaçışa neden oldu. TL'nin de değerlendiğini gördük. Hem de o esnada Dolar Endeksi (DXY) aşağı yönlü hareket ederken. Bence bu ayrışma, bundan sonraki dönem açısından çok ama çok önemli bir sinyal niteliğindeydi. Gelişmekte olan ülkelerin, özellikle de şu ortamda Türkiye'nin bu süreçte alabileceği yarayı gözler önüne seriyordu.
Bence bugün çıkış için ideal de birgündü. %13 prim yapmış BIST100'de endeksimiz için kötü gelen veriyle kar realize edilmesinden daha doğal ne olabilirdi ki. Ben önümüzdeki 3 gün için de iyimser olamadığımı belirtmek zorundayım. Çünkü daha da önemli olan istihdam raporu Cuma günü açıklanacak ve beklentilerden iyi gelmesi artık çok muhtemel. En azından şuanda böyle bir beklenti oluştu ve bunun fiyatlanmasını bekleyebiliriz.
Polyanna bakış açısında ise artık veriye odaklanmış olmamız geçici de olsa iyiye işaret. Ama malesef aşağı tükürsek sakal, yukarı tükürsek bıyık var. Bıyıktan kastımı herkes anlamış olmalı. Siyasi riskten bahsediyorum. Ekstra bir şey de söylemek istemiyorum. Sadece böyle bir riskin hala mevcut olduğunu ve stoplarımızın daha değerli hale geldiğini bilmemiz yeterli.
Birkaç saat önce yayınlanan FOMC tutanaklarına da yeri gelmişken ufak bir analiz yapmak isterim. Çünkü 2014 yılı için önemli doneler var.
Saat 21:00'da yayınlanan FOMC tutanaklarında yer alanlar değerlendirildiğinde genel olarak üyelerdeki eğilimin taperingin kademeli olarak devam etmesi yönünde olduğu ortaya çıktı. Bazı üyelerin 10 milyar doların da üzerinde azaltım istemesi şahin görüşler olarak algılandı ve ABD 10 yıllık tahvil faizleri %3'ün üzerine çıktı. Dolayısıyla tahvil alımlarının 2014 yılında sona erme ihtimali iyiden iyiye kuvvetlendi.
Hareketli geçen günün ardından ABD borsaları da karışık bir görünümle kapanış yaptı.
24 Aralık 2013 Salı
Özetle 2014 Yılı TCMB Politikası
Merkez Bankaları’nın öneminin çok
daha fazla artmaya başladığı dönemde, politikalarını yakından takip etmek büyük
önem arz ediyor. Bu anlamda Erdem Başçı’nın sunumunun ardından TCMB
politikalarını en kısa ve anlaşılır şekilde özetlemeye çalıştım. Bu politikaları
öğrenmek 2014 yılı için strateji oluşturmada da çok faydalı olacaktır.
- Erdem Başçı bugünkü sunumunda faiz arttırımı için yine sinyal vermedi ve gecelik borç verme faizi olan %7.75'e vurgu yaptı.
- Likidite kısmına artık neredeyse faizden daha fazla önem veriliyor (!). Faize ancak dolaylı yoldan müdahaleler gelebilir. Şöyle ki:
- Piyasayı daha yüksek maliyetle fonlamaya çalışacaklar. Aylık repo kaldırılmıştı. Haftalık repoda ve piyasa yapıcılara aktarılan miktarda da önemli düşüşler yapıldı. Gecelik borçlanmada ise TCMB doğası gereği herhangi bir sınır yok.
- Haftalık repo ile %4.5 faizden fonlama yapılırken, piyasa yapıcılara ise %6.75'ten fonlama yapılıyordu. Gecelik borç verme faizinin %7.75 olduğu düşünüldüğünde diğer iki fonlama yönteminde miktar kısıtlamaları doğal olarak fonlama maliyetlerinin %7.75’e yaklaşmasını sağlayacak.
- Erdem Başçı fonlama maliyetinin %6.75 civarında oluşmasını beklediklerini belirtti. Bu da dolaylı olarak yine faizi arttırmayıp, sıkılaştırıcı politikaya devam edeceklerinin bir göstergesi olarak algılanabilir.
- Döviz satım ihalelerini ise 2014’ten önce ve 2014’ten sonra diye ikiye ayırmak gerekecek. 2013 yılı bitimine kadar her gün 450 milyon dolar –duruma göre arttırılabilir- satılacak. 2014’ten sonra Ocak ayında ise her gün minimum 100 milyon dolar arttırılacak.
Sonuç olarak TCMB hala direk faiz
arttırımından çok uzakta. Enflasyon tarafı TCMB’ye göre iyi gidiyor ve faiz
artırımına ancak enflasyonda bir oynaklık olduğunda başvurulacak. Faizlerde de artık oynaklık giderek azalacak ve öngörülebilirlik artacak. Kura bundan
sonra da sadece “Döviz Satım İhaleleriyle” müdahale yapılacak. ROM tarafında da
değişiklikler var ancak bunlar şimdilik çok önemli değil.
Etiketler:
Başçı,
Erdem,
Faiz,
Merkez Bankası,
TCMB,
TCMB politikası
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)