Uyarı

Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, benim kişisel görüşlerime dayanmaktadır.

31 Temmuz 2013 Çarşamba

Döviz Yükümlülüğü Olan Her Firma Zarar Yazmaz

Kurlarda aşırı oynaklık olunca bir anda gözler net yabancı para pozisyonu fazla olan şirketlere döndü. Basında, orada, burada bir çoğumuz kurların aşırı yükselmesinden ciddi zararlar yazacak yada sağlam kambiyo karları yazacak firmaları okuduk. Ancak gözden kaçan bir noktanın olduğunu fark ettim ve bu yazıyı o yüzden yayınlama ihtiyacı hissettim.


Ya şirket "HEDGING" yapıyorsa?


Şirketler ya da kişiler kur oynaklıklarına karşı korunma sağlayabilmek adına Vadeli işlemler piyasasında ters pozisyon alabilmektedirler. Yani kişi ya da kurumlar kurlar yükseldiğinde eğer zarar yazacaksa, o zaman vadeli işlem borsasında ilgili senetten alışa (long position) oynayabilmektedir. Şimdi bunu olası bir hikaye yazarak aktarmaya çalışim...
Hikayeyi daha ilginç, gerçekçi ve anlaşılır kılabilmek adına kurlar üzerinden değil pamuk üzerinden vakayı ele alalım...

E&T firması tekstil sektöründe faaliyet göstermekte olsun.  Adı anılan firma yaz sezonunun yaklaşmasıyla beraber ürün çeşitlerini ve üretim hacmini artırmayı planlamakta. Bu kapsamda ürettikleri projeksiyonlar 16 Ağustos tarihinde 50 ton pamuğa ihtiyaçları olacağı yönünde. Ancak firmanın satın alma birimi o tarihteki pamuk fiyatlarının, bugünkü (01 Ağustos) spot fiyatlardan yüksek olacağını öngörmekte ve durumu finans departmanı ile paylaşmaktadır.


Firmanın finans yöneticisi bu amaç doğrultusunda vadeli işlemler ve opsiyonlar borsasında (VOB) 16 Ağustos 2013 tarihinde 401F_CMCOT0813 kodlu Ege Standart 1 Baz Kalite Pamuk kontratı satın alarak (long), pamuk fiyatlarında gerçekleşecek  fiyat riskine karşı (yukarı yönlü risk)  koruma sağlamak istemiştir. Yani Fiyatların yukarı çıkması VOB’da kar, spot piyasada zarara neden olacak ve eğer doğru bir miktar satın alınmışsa nötrleşme sağlanacaktır. Satın alınan kontratın fiyatı 4,200 TL/kg’dır. Aynı tarihte spot fiyatı ise 3,500 TL/kg den işlem görmektedir. 16 Ağustos 2013 tarihi geldiğinde satın alma departmanının beklentileri gerçekle miş ve pamuk emtiasının spot fiyatı 3,600 TL/kg’a yükselmiş, 401F_CMCOT0813 kodl Ege Standart 1 Baz kalite Pamuk sözleşmesi ise VOB’da 4,270 TL/kg den işlem görmektedir.Bu durumda E&T Tekstil firmasının kar/zarar durumunu ve ne oranda korunma sağlayabildiğini hesaplayalım.


Öncelikle 50 ton pamuk stoku yapacak olan firmanın azami korunma oranı sağlayabilmesi için kaç adet sözleşme aldığını bulmalıyız.


Sözleşme Büyüklüğü: 1.000 kg (1 ton)
Stok için alınacak stok miktarı: 50.000 kg (50 ton)
50 ton / 1 ton = 50 adet

sözleşme satın alınmıştır. Aracı kuruma yatırılan teminat tutarı:
50*240=12.000 TL’dir.
Spot
Vadeli


    01.Ağustos.2013
50.000kg*3,500=175.000 TL
50adet*1.000*4,200=210.000 TL


    16.Ağustos.2013
50.000kg*3,600=180.000 TL
50adet*1.000*4,280=214.000 TL



175.000-180.000=-5.000 TL zarar
214.00-210.000=4.000 TL kar

Vadeli işlemde bir kazanç oluştuğundan vergi yükümlülüğü doğacak, ayrıca aracı kuruma ödenen komisyon sonucu işlem maliyeti kazançtan indirilmek durumunda kalınacaktır. Ancak fazla kafa karışıklılığı yaratmamak için bunları yok kabul edeceğiz.

Sonuç olarak sadece; -5.000 TL + 4000 TL = -1.000  TL zarar 

yazılacaktır. Dolayısıyla 4000/5000=%80’lik korunma oranı (Hedging Ratio) sağlanmıştır.


29 Temmuz 2013 Pazartesi

BIST100 - Kötü Senaryo


Bugün BIST100’e biraz farklı açıdan bakalım istedim. Yukarıdaki grafik BIST100’ün dolar bazında logaritmik olarak performansını göstermektedir. Dolar bazında bakmamızın sebebi özellikle Dolar/TL’nin istikrarsız olduğu dönemlerde daha güvenilir analizler sunmasıdır. Logaritmik olarak bakmamızın sebebi ise; bir grafik çok geniş perspektiften incelendiğinde logaritmik bakış açısının daha ayrıntılı olmasından kaynaklanıyor. Eğer Lineer inceleseydik (ki diğer tüm grafikler hep lineer olarak incelenmiştir ve genelde bu piyasada gördüğünüz grafiklerin %95’i lineer grafiklerdir) o zaman geçmişte yaşanan sert iniş ve çıkışların etkisini göremeyebilirdik.

Yukarıdaki grafik çok şey ifade ediyor aslında. Mavi dolgulu çemberler Dolar bazlı tarihi direnç noktalarını gösteriyor. Üçlü zirvenin ilkinde BIST100 50.000 dolardan 12.000 dolara kadar iniyor. Yani borsa kazançların %76’sını sadece 1 senede geri alıyor. Ne büyük travma!.. Burada bu denli büyük bir kaybın olmasını 2008’deki tarihi krizin körüklediğini vurgulamak gerekir. Ancak bir daha yaşanmayacağını garantileyebilecek biri var mı? Öyleyse şunu dinleyin; önümüzde 3 ay, önümüzdeki 3 yıl yada 7 yıl içinde benzer bir kriz mutlaka olacaktır (Peter Lynch’e saygılar).

Gelelim 2.mavi dolguya.. 2010’nun son ayları… Yine başka bir coşku... Dolar bazında 50.000’lerdeyiz. Herkes bu seviyenin kırılmasını beklerken, gariptir yine tam 1 yılda 27000’lerde dibi görüyoruz. Borsada düşüş %46’yı buluyor. %50’ye varan her düşüşte yalancı baharların yaşandığına da dikkat etmenizi isterim.

3. mavi dolgu ise son hikayemiz. Bunu çok ayrıntılı anlatmaya gerek yok, anılarımız hala çok taze. TL bazında 100.000’i geçeceğimizi söyleyen ne de çok kişi vardı. Çok şükür onlardan biri olmadım. Dolar bazında tarihi direnç, sadece 2. yatırım yapılabilir notunun gelmesiyle kırılamazdı. Üstelik 2.yatırım yapılabilir notunu alan ülke borsalarının düşüşe geçtiği bilinmesine rağmen. Grafikte sarı kesikli çizgi şuan ki seviyemizi gösteriyor.

Tarihi direncin ardından %25 düştük (ilk zirvede kayıp %75, ikincide %45 idi). %25 ciddi bir oran. Sarı kesikli çizginin denk geldiği 35000-37000 seviyesinin ne kadar ÖNEMLİ bir DESTEK olduğuna dikkatinizi çekmek isterim. Kötü senaryoda, eğer kırılırsa satışların nasıl sertleşeceğini tahmin etmemiz kolay olsa gerek. Önce 32000, sonrasında 29000 destekleri gündeme gelecektir. Bu da TL bazında önce 8.000 puanlık (yaklaşık 65000) bir düşüşü sonrasında ek olarak 6.000 puanlık (yaklaşık 60.000) bir düşüşü daha gündeme getirecektir.

93500’de iken tüm pozisyonlarımı kapatıp kırılıp kırılmayacağını beklemek ile geçmişti zamanım. Zaten kırılırsa en fazla birkaç bin puanlık kardan olurdum. Her zaman belli riskleri göze almak zorundasınızdır.  Sonrasında trene binmekten korkmamalıyız. Şuan da ise durum biraz daha riskli. Çünkü destekte beklemek daha güçlü bir psikoloji ve sabır ister. Kırılmasını beklersiniz. Kırılırsa ve eğer siz nakitteyseniz en mutlu sizsiniz, hissedeyseniz Vay Halinize!..


Son söz olarak; ben henüz Borsamızı zirveye taşıyacak hikaye göremiyorum. Aksine çok ciddi sorunlarımız var. Daha önceki analizlerimde vurgulamıştım (TCMB’nin faiz arttırmak yerine Döviz satım ihaleleri düzenlemesini eleştirdiğim yazıda bulabilirsiniz http://ekonofinans.blogspot.com/2013/07/baska-tcmb-yok.html?m=1 

24 Temmuz 2013 Çarşamba

Altın Analizi-ALTIN ORAN


Bu yazımda son dönemde toparlanma çabaları içinde olan ve eski günlerine geri dönüş sinyalleri veren Altın ile ilgili dikkatimi çekenleri aktarmaya çalışacağım. Dün yukarıdaki grafiği ilk kez Twitter hesabım üzerinden paylaşmıştım ve 1330’da bulunan %23.6 fibo direncine vurgu yapmıştım. Öncesinde Altında Fibonacci düzelme seviyelerinin ne denli mükemmel çalıştığına dikkatinizi çekmek isterim. Fibonacci benim de bir Matematikçi olarak özel olarak ilgimi çeken büyüleyici bir orandır. Bilmeyenler için internetten araştırmalarını ve “Altın Oran” olarak lanse edilen 1.618 seviyesinin gizemini öğrenmelerini tavsiye ederim. Doğada, insan vücüdünda, Mısır piramitlerinde vb sürekli karşılaşılan bir mucize gibidir. Altın için Altın Oran kullanmak da hep ironik gelmiştir bana.

1330 doların üzerinde kalıcı olduğu sürece hedef 1420 olduğu grafikten de açıkça görülebiliyor. Gram/TL olarak merak edenler için şuan gramı 80-82 TL olan Altının bu durumda 85-86 TL’ye çıkması beklenebilir. Temel veriler de Altın’da olası yükselişi destekliyor. FED Başkanı Bernanke son dönemlerde tahvil alım programının hemen sonlanmayabileceğine ve gerekirse arttırılabileceğine piyasayı inandırmaya çalışıyor. Tahvil alımının devam etmesi küresel enflasyonu arttırabileceğinden Altına olan talebin artması bekleniyor. Tahvil alımının devam edip etmeyeceği, kısa ve uzun vadede nasıl sonuçlar doğurabileceği ayrıca bir tartışma konusudur ancak burada ayrıntılı olarak değinmeyeceğim. Daha önceki yazılarımda bu konudaki görüşlerimi bulabilirsiniz. 

Dün 1330’da zorlanma yaşansa da gece saatlerinde ve bu sabah Altın’ın 1350’ye doğru hamle yaptığını görüyoruz. Ara dirençlerde Altın elbet zorlanacaktır ki orta vadeli ana dirençlerden biri de 1340-1350 aralığına denk gelmektedir. Dolayısıyla 1348’e kadar yükselen Altının buradan bir müddet gevşemesi beklenebilir. Ancak dün de değindiğim üzere Altında takip edilmesi gereken artık 1330 direncinin üzerinde kalıcı olup olmayacağıdır.  









Geçen hafta sonunda Altın 1300 direncini zorlarken, haftalık grafiklerde (yandaki grafikten inceleyebilirsiniz) özellikle dipte görülen sabah yıldızı görünümü ciddi bir sinyal olarak karşımıza çıkmıştı. Nitekim 1300’de bulunan direncin de kırılmasıyla yeni haftaya Altın’daki inanılmaz yükselişle başladık. Özellikle bu görünüm de 1420 yolculuğunu desteklemektedir.


Kısa vadede de bakıldığında saatlik grafiklerde 50 saatlik ve 200 saatlik hareketli ortalamalar sırasıyla 1330 ve 1300 civarında destek konumunda. Çift dipten çekilen trend ise 1275 seviyesine denk gelmekte. Olası düşüşler de belirttiğim seviyeler önem kazanacaktır. Özellikle 1330’un aşağısına geri sarkmalarda satışların sertleştiğine de şahit olabiliriz.

21 Temmuz 2013 Pazar

ABD İşsizlik Verileri Üzerine


Yukarıdaki grafik konuyla pek ilgisi olmayanlara çok bir şey ifade etmiyor olabilir. Ancak yazımın devamını okudukça grafik inanın size de çok şey ifade edecektir.
Bu aralar ABD işsizlik verileriyle yatıp aynı verilerle kalkıyoruz. Yemeden içmeden kesildik... ABD'liler iş bulamasın diye dua edenler dahi var... Neden mi? Ekonomiyle yakından ilgilenenler bilirler. Rüyalarımızın erkeği diye artık üzerine espiriler yapılan FED Başkanı Ben Bernanke tahvil alım programını ABD'deki işsizlik verilerinin iyileşmesine bağladı. Yani veriler kötü geldikçe, piyasaya para sürmeye devam kararı alındı. Bunun anlamı şu: 

ABD'liler iş bulamaz => ABD para sürmeye devam eder => Bol ve ucuz para çoğunlukla gelişmekte olan ülkelere kayar => Borsa yukarı, DXY Dolar endeksi aşağı, Altın yukarı ...

Genel işleyişi yukarda kabaca özetlemeye çalıştım. En azından verilerin nasıl takip edilmesi gerektiği ve bu verilerin kabaca nasıl sonuçlar doğurabileceğini bilmemizde fayda görüyorum. Konu hakkında çok fikri olmayanların yukarıdaki işleyişi bir yere not etmeleri yararlarına olacaktır. 

Bugün bu yazıyı konu almamdaki sebep ise biraz daha farklı. FED başkanları ısrarlı bir şekilde herkesin söylenenleri yanlış yorumladığını vurguluyor ve piyasaları buna ikna etmeye çalışıyor. Güya tahvil alımının bu yılın sonlarıda azalması ve 2014 ortalarında sonlanması için verilerin iyi gelmesi gerekiyor ve hatta kötü gelen işsizlik verileri sonucunda tahvil alımları arttırılabilirmiş. Şuan %7.60 olan işsizlik oranının %7.0 ye düşmesi hedefleniyor. Aslında %6.50 ana hedef ancak ilk etapta %7 yeterli görülecek. Tabi mortgage kredilerinin iyileşmesi, enflasyonda %2 ye yakın bir oran da ayrıca takip edilecek veriler olacak ancak bunlar istihdam verileri kadar önemli değil. 


Şuan yukarıdaki grafiğin daha anlam kazanmış olması gerekiyor. Birçoğumuz 2009'dan beri bu denli hızlı bir iyileşme olduğunun farkında bile değildik belkide. Bazen veriler o kadar sıklıkla gelir ki detaylarla uğraşırken büyük resmi kaçırıveririz. Böylesine bir düşüş trendini bilançosu çok kuvvetli herhangi bir hissede görsek bırakın yatırım yapmayı, yaklaşmaya bile korkarız. Ortada bir başarı hikayesi olduğu açık. Şimdi hedefe bu kadar yaklaşmışken, %7 ye neden piyasa inanmamaya başladı? Ben bu hedefin önümüzdeki 6 ay içinde gerçekleşeceğini düşünüyorum. 

Bekleyip göreceğiz... Dolayısıyla en kötü ihtimalle 2013 Aralık ayında önemli bir azaltım olacağı ve 2014te de zamanla sonlanacağı kanısındayım. Şu olasılığı ise kimse göz ardı etmesin: piyasalar  tahvil azaltımına çok sert bir tepki verirse, FED geçici olarak, verilerde kötüleşme öngördüklerini öne sürerek temsili olak 10-20 milyar dolar artıma gidebilir. Piyasalar kısa süreliğine coşabalir... Ancak biz bunun çok çok yüksek ihtimalle "GEÇİCİ" olduğunu bildiğimizden, hemen hisselere abanmayacağız. Hatta size tavsiyem böyle bir senaryoda hemen elinizdeki kıymetli madenleri (Altın -Gümüş) bir iki hafta içinde satın karı cebinize alın.. 



Büyük resme bakmaya devam etmeliyiz... Ben fırsat buldukça burada düşüncelerimi paylaşmaya ve temel senaryomuzda ciddi bir değişiklik olduğunda bunu sebepleriyle açıklamaya çalışacağım.. 


Büyük balığın bizleri yutmaması dileğiyle... 

Arş. Uzm. Yrd. Emin TAY

18 Temmuz 2013 Perşembe

BIST100'de Zirveye Yaklaştık

Bir önceki analizimden bugüne birçok şey oldu. FED Başkanı Bernanke beklenen konuşmayı yaptı. Bir futbol takımının teknik direktörü edasında aynen şu sözleri sarfetti: 
"Henüz hiçbirşey bitmiş değil. Maçta 3 ihtimal var; kazanırsak 3 puan alırız, kaybedersek 3 puandan olcaz, beraberlik durumunda ise 1 puan neyimize yetmiyor"

Tahvil alımına yönelik sadece olasılıkları sıraladığı konuşmasında hepimizin malumu piyasalar olumlu reaksiyon verdi. Bir önceki analizimde bir süprz beklemediğimi belirtmiştim ve böyle bir durumda 77800 puanı hedef göstermiştim. 

Borsamız diğer gelişmekte olan borsalar gibi bardağın dolu tarafına baktı ve yükselmeye devam etti. Bugüne baktığımızda ise BIST100'ün 77800 e oldukça yaklaştığına şahit olduk. Ancak bu noktadan sonra satışlar hız kazandı ve 76500e geri çekilme yaşandı. Tam da bu noktada çok beğendiğim bir return oldu ve borsa 77.000in üzerinde kapanış yaptı. Yukarıda paylaştığım saatlik grafikte dikkatinizi "çekiç" diye adlandırılan muma çekmek istiyorum. Bu görünüm volume (hacim) ile de desteklendiğinde yukarı yönlü sinyal vermektedir. Tabi sadece bir çekice güvenip pozisyon alınmaması gerektiğinin farkındayım. Bu yüzden 76.500ün altında kapanışlar olmamasını isteyeceğiz ve bir kaç gün içinde 77.800de bulunan direncin kırılıp kırılmayacağını takip etmeliyiz. Ayrıca gelecek hafta başında TCMB faiz koridorunun üst bandında 100 baz puanlık bir artışa giderse bu Dolar/TL'yi aşağı çekeceğinden, borsamıza da olumlu yönde destek olabilir. Bunları da dikkatle takip ediyor olmalıyız. 

73.500 seviyesinden bu yana pozisyonlarımızı koruyoruz ve gerçekleşen 77.800 hedefimizden sonra, 80.000-82.000 hedefine doğru da yolculuğumuz hız kesmeden devam ediyor. Ancak bu noktada vurgulamam gereken bir konu var ki o da 80.000-82.000 hedefimin orta vadede zirve hedefim olduğudur. Kademeli satış önerim geçerliliğini koruyor. Borsada zirve hedeflemek ile zirvede satmaya çalışmak aynı şey değildir. Hatta borsada zirve kovalamak psikolojik bazı sorunları da beraberinde getirmektedir. Kişi iyi bir yatırımcı olamadığı gibi sağlığından da olmaktadır. Dolayısıyla teknik açıdan alım öneren borsamızda küresel piyasalardaki bozukluk ve dış finansmana olan bağlılığımız da göz önüne alındığında nakde (mevduat faizi, tahvil veya bonolar, likit fonlar, para vb) büyük oranda geçilmesi gerektiğini tekrar söylüyorum.

Herkese bol ve hayırlı kazançlar...

Arş. Uzm. Yrd. Emin TAY

15 Temmuz 2013 Pazartesi

BIST100'de 80.000'e Yaklaştıkça Nakite Geçilmeli


Hala temel göstergeler pozitif olmadığından 80 bine yaklaştıkça nakite kademeli olarak geçilmesi taraftarıyım.

Dün teknik analizin ne kadar önemli olduğunu tekrar gördük. Yukarıdaki grafikte kırmızı renkle çizdiğim düşen kanal yukarı yönlü kırılınca alımlar hızlandı. Endeks %3.12 prim yaptı. Dünkü yükselişin sinyalini ise geçen haftanın son işlem gününde 73500'ün üzerinde kapanış olduğunda almıştık. Bn de 73500'e ilk atak olduğunda bu yöndeki düşüncelerimi sizinle Twitter hesabım üzerinden paylaşmaya çalışmıştım. 

Endeks aldı başını 77800 e doğru yola koyuldu. Bu seviyeyi kısa zamanda, gösterge faizin de hafif gerilemesiyle, göreceğimizi düşünüyorum. Ben bu yolculuğun daha emin adımlarla olmasını tercih ederdim. 

Çarşamba Ben Amca ( FED Başkanı) bazı açıklamalarda bulunacak. Bernanke'nin çark ettiği durumları biliriz ancak bu kadar kısa zamanda bir önceki olumlu açıklamalarının aksine birşey söyleyeceğine pek ihtimal vermiyorum. Burada olumlu açıklamalarından kastım, tahvil alım programının daha geç azaltılabileceğine yönelik yaptığı açıklamalardır. Dolayısıyla endeksin bu durumdan kendine pay çıkarmasını bekleyebiliriz. Eğer o zamana kadar endeks 77800 ü görmediyse hedefimiz 77800, ancak bu eşik aşılmışsa önümüzde 81800 seviyesi bulunuyor. 

Herşeye rağmen hala temel göstergeler pozitif olmadığından 80 bine yaklaştıkça nakite kademeli olarak geçilmesi taraftarıyım

Herkese bol kazançlar... 

Arş. Uzm. Yrd. Emin Tay

14 Temmuz 2013 Pazar

İşler Tersine, Merkez (TCMB) Şaşkına Döner

Bağımsızlık!.. Güven!.. Etkinlik!.. 



Bir merkez bankasının ülkedeki bağımsızlığı tartışılıyor, müdahalelerinin etkinliği sorgulanıyor ve dolayısıyla verdiği güven sarsılıyorsa söyleyecek çok söz kalmamıştır. 

Çok geriye dönmeden biraz TCMB' nin politikalarına ve uygulamalarına göz atalım. 2012 son çeyreğinde Fitch ülkemize yatırım yapılabilir notu verdi. Ülkeye aşırı fon akışı oldu. Borsa tırmanmaya başladı. Dünya Yükselen yıldızını bulmuştu. Ülkemiz hikaye doluydu.

1. FED kriz sonrası kaba tabiriyle para pasmaya (tahvil alım programı) ve parasal genişlemeye (QE) devam ediyor, dünyada likidite bolluğu yaşanıyordu.  
2. Barış süreci yeni filizlenmiş, belki de Kürt sorunu çözüme kavuşacaktı. 
3. İkinci yatırım yapılabilir notu alarak başka fonların da ülkeye gelmesi an meselesiydi... 
4. Cari açığımız hızla kapanıyordu. 
5. Faizler tek hanelere inmekle kalmamış tarihi seviyeler görülüyordu. 
6. Kronik sorunumuz enflasyon kontrol altına alınmış gibi görünüyordu. (Ne çektik senden!..)

Gelelim TCMB ye. Ülke yıldızlaştıkça, küresel likidite bolluğundan faydalanıp para çekiyor dolayısıyla ülkedeki döviz bollaşıyordu. TL de dolara ve Euroya karşı aşırı değerlenmeye başladı (Reel Efektif Döviz Kuruyla da bu dönemde tanıştık) Bu noktada TCMB tam da olması gerektiği gibi faiz silahını kullandı. her PPK da en azından 25er baz puan indirime gitmek adet oldu. (Soldaki tabloda gecelik borç alma ve borç verme faiz oranlarının 2012 yılından bu yana nasıl düştüğünü inceleyebilirsiniz.) Rezerv opsiyon mekanizması gibi yeni müdahale yöntemleri icat edildi, müdahale çeşitliliği arttırıldı. Bu mekanizma da sıkça kullanıldı ve rezerv opsiyon katsayısı arttırılarak TCMB bünyesinde daha fazla döviz tutulmaya başlandı. Böylece hem piyasadaki döviz bolluğu önlendi hem de TCMB döviz rezervlerini arttırdı. Bu arada her defasında TCMB Başkanı Erdem Başçı sözel müdahalelerde bulunmayı da ihmal etmedi ve "dövize bulaşanın eli yanar" dedi. (Yukarıdaki grafikte, kurun nasıl kontrol altına alındığını  ilk mavi bölgeden inceleyebilirsiniz.)

Buraya kadar herşey çok iyi. Peki ya şimdi? Ne oldu da TCMB nin basireti bağlandı? 

İŞLER TERSİNE, MERKEZ ŞAŞKINA DÖNER

Geldiğimiz noktada FED, ABD istihdam verilerindeki iyileşmeye bağlı olarak aylık 85 milyar dolarlık tahvil alım programını büyük ihtimalle yılsonuna doğru azaltıcak (60 veya 45 milyar dolara indirebilir) ve 2014 yılı ortalarında sonlandıracak. Yani, içinden yeşil paralar akan musluğun vanası kısılacak, sonra kesilecek. Bu para Fırat nehrinin Mezopotamya'yı, Nil nehrinin Mısır'ı beslediği gibi besliyordu gelişmekte olan piyasaları.

1. Tüm dünyada Dolar likiditesi er yada geç azalacak. 
2. Moody's İkinci Yatırım yapılabilir notumuzu verdi. 
3. Gezi Parkı olayları ve hükümetin geri adım atmayan tavrı, siyasi riskleri tırmandırdı. 
4. Barış sürecinin akıbeti tartışılmaya başlandı.  
5. Faizler çift haneye yaklaştı.  
6. Ufukta Seçimler var.  
7.Petrol fiyatları yükseldi...

Liste uzadıkça uzar. Tüm bunlar, cari açığımızı ve  enflasyonu tehdit ederken, ülkeden para çıkışını hızlandırmakta ve belirsizlikleri arttırmaktadır. Hikayeler bir bir erimeye başladı artık. 

Havanda Su Dövülmez

Dolar/TL kurunun bu kadar hızlı 2'ye yaklaşması elbetteki dezavantajları beraberinde getirmekte ve TCMB bunun farkında. Öyle ki son iki ayda kurun ateşini söndürmek için 6 milyar doların üzerinde döviz satım ihalesi açtı. Sonuç: Hüsran!.. Nedeni çok basit. TCMB Don Kişot'luk yapmaya çalışmakta ya da buna zorlanmaktadır. Eğer bundan 6 ay önce faizlere hiç dokunmayıp sadece ROM ile döviz bolluğunu önlemeye çalışsaydı ne olurdu? Cevap verim; kurun 1.60 a hızla gerilediğine şahit olurduk. Bugün yapılacak şey ise belli. TCMB faizleri bundan sonraki ilk PPK da en az 50 baz puan yukarı taşımak zorundadır. Hali hazırda da sözel müdahale şarttır. TCMB kararlılığını, iki kat talep gelen döviz satım ihaleleriyle değil, söylemleri ve gerçekçi uygulamalarıyla göstermelidir. (Yukarıdaki grafikte kurun nasıl kontrol altına alınaMAdığını 2.mavi bölgeden inceleyebilirsiniz.)

Ancak faizlerin arttırılması özellikle siyasi açıdan bazı sorunları ve tartışmaları da beraberinde getirecektir:

1. Seçime giderken sıkılaştırıcı para politikası büyümeyi frenleyecektir.
2. Faiz lobisi tartışmaları seçim meydanlarında hükümet aleyhine kullanılmaya başlanacaktır. 

Peki görevi finansal istikrarı gözeterek fiyat istikrarını sağlamak olan Merkez Bankası, yukarıda ayrıntılı olarak yansıtmaya çalıştığım bir konjonktürde dahi faizleri arttırmayacaksa ne zaman arttıracaktır? Lakin;

Bir merkez bankasının ülkedeki bağımsızlığı tartışılıyor, müdahalelerinin etkinliği sorgulanıyor ve dolayısıyla verdiği güven sarsılıyorsa söyleyecek çok söz kalmamıştır. 

Bağımsızlık!.. Güven!.. Etkinlik!.. 


Not: Her şeye rağmen 23 temmuzdaki PPK toplantısında TCMB'nin doğruyu yapacağını düşünmekteyim. En azından öyle umuyorum.. Çünkü; 

Başka TCMB yok. 

Sahip çıkalım (!)

Emin TAY