Uyarı

Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, benim kişisel görüşlerime dayanmaktadır.

QE etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
QE etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

19 Eylül 2013 Perşembe

FED Tahvil Alımını Azaltmadı

"FED, tahvil alım miktarına azaltım yapmadan devam etme kararı aldı. Kararın ardından Dow Jones ve S&P 500 tarihi zirve seviyeden kapanış yaptı. ABD 10 yıllık tahvil faizleri yaklaşık 10 puan geriledi. Bernanke yaptığı konuşmada “Ekonomik görünüm daha fazla güven kazanır ise, azaltım bu yıl içinde olabilir” şeklinde ifadeler kullandı. Bugün yine kaldığımız yerden işsizlik maaşı başvurularını ve mevcut ev satışlarını takip etmeye devam ediyor olacağız."

Dün sona eren toplantının ardından FED, tahvil alım miktarına azaltım yapmadan devam etme kararı aldı. Son genişleme ile beraber FED aylık 85 milyar dolarlık tahvil alımı gerçekleştiriyordu. Piyasada genel beklenti 10-15 milyar dolarlık bir azaltımın dün başlayacağı yönündeydi. Dolayısıyla dünkü gelişme “sürpriz” olarak nitelendirildi.

Kararın ardından Altın hızla 1300’lü seviyelerden 1350’ye sıçrarken, Dolar/TL 1.95’in altına sarktı. Benzer etkiler ABD hisse senedi piyasalarında da yaşandı. Dow Jones ve S&P 500 tarihi zirve seviyeden kapanış yaptı. ABD 10 yıllık tahvil faizleri yaklaşık 10 puan geriledi.

Tahvil alımının yanı sıra FED gelecek adına öngörülerini de paylaştı. FED yetkilileri büyümenin 2013'de yüzde 2.0-2.3, 2014'te yüzde 2.9-3.1 ve 2015'de yüzde 3.0-3.5 olmasını beklerken; işsizlik oranının 2013'de yüzde 7.0-7.1, 2014'te yüzde 6.4-6.8 ve 2015'de yüzde 5.9-6.2 olacağını öngördü.

Karar sonrası Bernanke’nin konuşması dikkatle takip edildi.
Konuşmada en çok dikkat çeken konu; Bernanke’nin “işsizlik oranının kabul edilebilir seviyelerin üzerinde”  ve buna rağmen “ekonomik görünüm daha fazla güven kazanır ise, azaltım bu yıl içinde olabilir” şeklindeki ifadeleri oldu. Bernanke ayrıca, önümüzdeki toplantılarda temel görünümün tahvil alımlarında azaltımı gerektirip gerektirmediğine bakacaklarını söylerken, istihdam piyasasında iyileşme olduğunu ancak cari şartların tatmin edici olmadığını belirtti.

Faiz oranları beklendiği gibi %0.25’te sabit bırakıldı.        
FED, ekonomide ilerlemenin sürdürülebilir olduğunu görene kadar bekleme kararı aldı. FED'in 17 yöneticisinden 14'ü faiz oranlarını 2014 sonunda %0.25 veya altında olarak tahmin etti.

ABD’de Konut Piyasası
ABD’de inşaat izinleri 950,000 olan beklentilerin altında kalarak 918,000 olarak açıklandı ve konut piyasasında kötüleşmeye işaret etti. Bugün ise işsizlik maaşı başvuruları (beklenti:341,000) ve mevcut ev satışları (beklenti: 5.25 milyon TL) takip edilen veriler olacak.

14 Temmuz 2013 Pazar

İşler Tersine, Merkez (TCMB) Şaşkına Döner

Bağımsızlık!.. Güven!.. Etkinlik!.. 



Bir merkez bankasının ülkedeki bağımsızlığı tartışılıyor, müdahalelerinin etkinliği sorgulanıyor ve dolayısıyla verdiği güven sarsılıyorsa söyleyecek çok söz kalmamıştır. 

Çok geriye dönmeden biraz TCMB' nin politikalarına ve uygulamalarına göz atalım. 2012 son çeyreğinde Fitch ülkemize yatırım yapılabilir notu verdi. Ülkeye aşırı fon akışı oldu. Borsa tırmanmaya başladı. Dünya Yükselen yıldızını bulmuştu. Ülkemiz hikaye doluydu.

1. FED kriz sonrası kaba tabiriyle para pasmaya (tahvil alım programı) ve parasal genişlemeye (QE) devam ediyor, dünyada likidite bolluğu yaşanıyordu.  
2. Barış süreci yeni filizlenmiş, belki de Kürt sorunu çözüme kavuşacaktı. 
3. İkinci yatırım yapılabilir notu alarak başka fonların da ülkeye gelmesi an meselesiydi... 
4. Cari açığımız hızla kapanıyordu. 
5. Faizler tek hanelere inmekle kalmamış tarihi seviyeler görülüyordu. 
6. Kronik sorunumuz enflasyon kontrol altına alınmış gibi görünüyordu. (Ne çektik senden!..)

Gelelim TCMB ye. Ülke yıldızlaştıkça, küresel likidite bolluğundan faydalanıp para çekiyor dolayısıyla ülkedeki döviz bollaşıyordu. TL de dolara ve Euroya karşı aşırı değerlenmeye başladı (Reel Efektif Döviz Kuruyla da bu dönemde tanıştık) Bu noktada TCMB tam da olması gerektiği gibi faiz silahını kullandı. her PPK da en azından 25er baz puan indirime gitmek adet oldu. (Soldaki tabloda gecelik borç alma ve borç verme faiz oranlarının 2012 yılından bu yana nasıl düştüğünü inceleyebilirsiniz.) Rezerv opsiyon mekanizması gibi yeni müdahale yöntemleri icat edildi, müdahale çeşitliliği arttırıldı. Bu mekanizma da sıkça kullanıldı ve rezerv opsiyon katsayısı arttırılarak TCMB bünyesinde daha fazla döviz tutulmaya başlandı. Böylece hem piyasadaki döviz bolluğu önlendi hem de TCMB döviz rezervlerini arttırdı. Bu arada her defasında TCMB Başkanı Erdem Başçı sözel müdahalelerde bulunmayı da ihmal etmedi ve "dövize bulaşanın eli yanar" dedi. (Yukarıdaki grafikte, kurun nasıl kontrol altına alındığını  ilk mavi bölgeden inceleyebilirsiniz.)

Buraya kadar herşey çok iyi. Peki ya şimdi? Ne oldu da TCMB nin basireti bağlandı? 

İŞLER TERSİNE, MERKEZ ŞAŞKINA DÖNER

Geldiğimiz noktada FED, ABD istihdam verilerindeki iyileşmeye bağlı olarak aylık 85 milyar dolarlık tahvil alım programını büyük ihtimalle yılsonuna doğru azaltıcak (60 veya 45 milyar dolara indirebilir) ve 2014 yılı ortalarında sonlandıracak. Yani, içinden yeşil paralar akan musluğun vanası kısılacak, sonra kesilecek. Bu para Fırat nehrinin Mezopotamya'yı, Nil nehrinin Mısır'ı beslediği gibi besliyordu gelişmekte olan piyasaları.

1. Tüm dünyada Dolar likiditesi er yada geç azalacak. 
2. Moody's İkinci Yatırım yapılabilir notumuzu verdi. 
3. Gezi Parkı olayları ve hükümetin geri adım atmayan tavrı, siyasi riskleri tırmandırdı. 
4. Barış sürecinin akıbeti tartışılmaya başlandı.  
5. Faizler çift haneye yaklaştı.  
6. Ufukta Seçimler var.  
7.Petrol fiyatları yükseldi...

Liste uzadıkça uzar. Tüm bunlar, cari açığımızı ve  enflasyonu tehdit ederken, ülkeden para çıkışını hızlandırmakta ve belirsizlikleri arttırmaktadır. Hikayeler bir bir erimeye başladı artık. 

Havanda Su Dövülmez

Dolar/TL kurunun bu kadar hızlı 2'ye yaklaşması elbetteki dezavantajları beraberinde getirmekte ve TCMB bunun farkında. Öyle ki son iki ayda kurun ateşini söndürmek için 6 milyar doların üzerinde döviz satım ihalesi açtı. Sonuç: Hüsran!.. Nedeni çok basit. TCMB Don Kişot'luk yapmaya çalışmakta ya da buna zorlanmaktadır. Eğer bundan 6 ay önce faizlere hiç dokunmayıp sadece ROM ile döviz bolluğunu önlemeye çalışsaydı ne olurdu? Cevap verim; kurun 1.60 a hızla gerilediğine şahit olurduk. Bugün yapılacak şey ise belli. TCMB faizleri bundan sonraki ilk PPK da en az 50 baz puan yukarı taşımak zorundadır. Hali hazırda da sözel müdahale şarttır. TCMB kararlılığını, iki kat talep gelen döviz satım ihaleleriyle değil, söylemleri ve gerçekçi uygulamalarıyla göstermelidir. (Yukarıdaki grafikte kurun nasıl kontrol altına alınaMAdığını 2.mavi bölgeden inceleyebilirsiniz.)

Ancak faizlerin arttırılması özellikle siyasi açıdan bazı sorunları ve tartışmaları da beraberinde getirecektir:

1. Seçime giderken sıkılaştırıcı para politikası büyümeyi frenleyecektir.
2. Faiz lobisi tartışmaları seçim meydanlarında hükümet aleyhine kullanılmaya başlanacaktır. 

Peki görevi finansal istikrarı gözeterek fiyat istikrarını sağlamak olan Merkez Bankası, yukarıda ayrıntılı olarak yansıtmaya çalıştığım bir konjonktürde dahi faizleri arttırmayacaksa ne zaman arttıracaktır? Lakin;

Bir merkez bankasının ülkedeki bağımsızlığı tartışılıyor, müdahalelerinin etkinliği sorgulanıyor ve dolayısıyla verdiği güven sarsılıyorsa söyleyecek çok söz kalmamıştır. 

Bağımsızlık!.. Güven!.. Etkinlik!.. 


Not: Her şeye rağmen 23 temmuzdaki PPK toplantısında TCMB'nin doğruyu yapacağını düşünmekteyim. En azından öyle umuyorum.. Çünkü; 

Başka TCMB yok. 

Sahip çıkalım (!)

Emin TAY