Uyarı

Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, benim kişisel görüşlerime dayanmaktadır.

18 Temmuz 2013 Perşembe

BIST100'de Zirveye Yaklaştık

Bir önceki analizimden bugüne birçok şey oldu. FED Başkanı Bernanke beklenen konuşmayı yaptı. Bir futbol takımının teknik direktörü edasında aynen şu sözleri sarfetti: 
"Henüz hiçbirşey bitmiş değil. Maçta 3 ihtimal var; kazanırsak 3 puan alırız, kaybedersek 3 puandan olcaz, beraberlik durumunda ise 1 puan neyimize yetmiyor"

Tahvil alımına yönelik sadece olasılıkları sıraladığı konuşmasında hepimizin malumu piyasalar olumlu reaksiyon verdi. Bir önceki analizimde bir süprz beklemediğimi belirtmiştim ve böyle bir durumda 77800 puanı hedef göstermiştim. 

Borsamız diğer gelişmekte olan borsalar gibi bardağın dolu tarafına baktı ve yükselmeye devam etti. Bugüne baktığımızda ise BIST100'ün 77800 e oldukça yaklaştığına şahit olduk. Ancak bu noktadan sonra satışlar hız kazandı ve 76500e geri çekilme yaşandı. Tam da bu noktada çok beğendiğim bir return oldu ve borsa 77.000in üzerinde kapanış yaptı. Yukarıda paylaştığım saatlik grafikte dikkatinizi "çekiç" diye adlandırılan muma çekmek istiyorum. Bu görünüm volume (hacim) ile de desteklendiğinde yukarı yönlü sinyal vermektedir. Tabi sadece bir çekice güvenip pozisyon alınmaması gerektiğinin farkındayım. Bu yüzden 76.500ün altında kapanışlar olmamasını isteyeceğiz ve bir kaç gün içinde 77.800de bulunan direncin kırılıp kırılmayacağını takip etmeliyiz. Ayrıca gelecek hafta başında TCMB faiz koridorunun üst bandında 100 baz puanlık bir artışa giderse bu Dolar/TL'yi aşağı çekeceğinden, borsamıza da olumlu yönde destek olabilir. Bunları da dikkatle takip ediyor olmalıyız. 

73.500 seviyesinden bu yana pozisyonlarımızı koruyoruz ve gerçekleşen 77.800 hedefimizden sonra, 80.000-82.000 hedefine doğru da yolculuğumuz hız kesmeden devam ediyor. Ancak bu noktada vurgulamam gereken bir konu var ki o da 80.000-82.000 hedefimin orta vadede zirve hedefim olduğudur. Kademeli satış önerim geçerliliğini koruyor. Borsada zirve hedeflemek ile zirvede satmaya çalışmak aynı şey değildir. Hatta borsada zirve kovalamak psikolojik bazı sorunları da beraberinde getirmektedir. Kişi iyi bir yatırımcı olamadığı gibi sağlığından da olmaktadır. Dolayısıyla teknik açıdan alım öneren borsamızda küresel piyasalardaki bozukluk ve dış finansmana olan bağlılığımız da göz önüne alındığında nakde (mevduat faizi, tahvil veya bonolar, likit fonlar, para vb) büyük oranda geçilmesi gerektiğini tekrar söylüyorum.

Herkese bol ve hayırlı kazançlar...

Arş. Uzm. Yrd. Emin TAY

15 Temmuz 2013 Pazartesi

BIST100'de 80.000'e Yaklaştıkça Nakite Geçilmeli


Hala temel göstergeler pozitif olmadığından 80 bine yaklaştıkça nakite kademeli olarak geçilmesi taraftarıyım.

Dün teknik analizin ne kadar önemli olduğunu tekrar gördük. Yukarıdaki grafikte kırmızı renkle çizdiğim düşen kanal yukarı yönlü kırılınca alımlar hızlandı. Endeks %3.12 prim yaptı. Dünkü yükselişin sinyalini ise geçen haftanın son işlem gününde 73500'ün üzerinde kapanış olduğunda almıştık. Bn de 73500'e ilk atak olduğunda bu yöndeki düşüncelerimi sizinle Twitter hesabım üzerinden paylaşmaya çalışmıştım. 

Endeks aldı başını 77800 e doğru yola koyuldu. Bu seviyeyi kısa zamanda, gösterge faizin de hafif gerilemesiyle, göreceğimizi düşünüyorum. Ben bu yolculuğun daha emin adımlarla olmasını tercih ederdim. 

Çarşamba Ben Amca ( FED Başkanı) bazı açıklamalarda bulunacak. Bernanke'nin çark ettiği durumları biliriz ancak bu kadar kısa zamanda bir önceki olumlu açıklamalarının aksine birşey söyleyeceğine pek ihtimal vermiyorum. Burada olumlu açıklamalarından kastım, tahvil alım programının daha geç azaltılabileceğine yönelik yaptığı açıklamalardır. Dolayısıyla endeksin bu durumdan kendine pay çıkarmasını bekleyebiliriz. Eğer o zamana kadar endeks 77800 ü görmediyse hedefimiz 77800, ancak bu eşik aşılmışsa önümüzde 81800 seviyesi bulunuyor. 

Herşeye rağmen hala temel göstergeler pozitif olmadığından 80 bine yaklaştıkça nakite kademeli olarak geçilmesi taraftarıyım

Herkese bol kazançlar... 

Arş. Uzm. Yrd. Emin Tay

14 Temmuz 2013 Pazar

İşler Tersine, Merkez (TCMB) Şaşkına Döner

Bağımsızlık!.. Güven!.. Etkinlik!.. 



Bir merkez bankasının ülkedeki bağımsızlığı tartışılıyor, müdahalelerinin etkinliği sorgulanıyor ve dolayısıyla verdiği güven sarsılıyorsa söyleyecek çok söz kalmamıştır. 

Çok geriye dönmeden biraz TCMB' nin politikalarına ve uygulamalarına göz atalım. 2012 son çeyreğinde Fitch ülkemize yatırım yapılabilir notu verdi. Ülkeye aşırı fon akışı oldu. Borsa tırmanmaya başladı. Dünya Yükselen yıldızını bulmuştu. Ülkemiz hikaye doluydu.

1. FED kriz sonrası kaba tabiriyle para pasmaya (tahvil alım programı) ve parasal genişlemeye (QE) devam ediyor, dünyada likidite bolluğu yaşanıyordu.  
2. Barış süreci yeni filizlenmiş, belki de Kürt sorunu çözüme kavuşacaktı. 
3. İkinci yatırım yapılabilir notu alarak başka fonların da ülkeye gelmesi an meselesiydi... 
4. Cari açığımız hızla kapanıyordu. 
5. Faizler tek hanelere inmekle kalmamış tarihi seviyeler görülüyordu. 
6. Kronik sorunumuz enflasyon kontrol altına alınmış gibi görünüyordu. (Ne çektik senden!..)

Gelelim TCMB ye. Ülke yıldızlaştıkça, küresel likidite bolluğundan faydalanıp para çekiyor dolayısıyla ülkedeki döviz bollaşıyordu. TL de dolara ve Euroya karşı aşırı değerlenmeye başladı (Reel Efektif Döviz Kuruyla da bu dönemde tanıştık) Bu noktada TCMB tam da olması gerektiği gibi faiz silahını kullandı. her PPK da en azından 25er baz puan indirime gitmek adet oldu. (Soldaki tabloda gecelik borç alma ve borç verme faiz oranlarının 2012 yılından bu yana nasıl düştüğünü inceleyebilirsiniz.) Rezerv opsiyon mekanizması gibi yeni müdahale yöntemleri icat edildi, müdahale çeşitliliği arttırıldı. Bu mekanizma da sıkça kullanıldı ve rezerv opsiyon katsayısı arttırılarak TCMB bünyesinde daha fazla döviz tutulmaya başlandı. Böylece hem piyasadaki döviz bolluğu önlendi hem de TCMB döviz rezervlerini arttırdı. Bu arada her defasında TCMB Başkanı Erdem Başçı sözel müdahalelerde bulunmayı da ihmal etmedi ve "dövize bulaşanın eli yanar" dedi. (Yukarıdaki grafikte, kurun nasıl kontrol altına alındığını  ilk mavi bölgeden inceleyebilirsiniz.)

Buraya kadar herşey çok iyi. Peki ya şimdi? Ne oldu da TCMB nin basireti bağlandı? 

İŞLER TERSİNE, MERKEZ ŞAŞKINA DÖNER

Geldiğimiz noktada FED, ABD istihdam verilerindeki iyileşmeye bağlı olarak aylık 85 milyar dolarlık tahvil alım programını büyük ihtimalle yılsonuna doğru azaltıcak (60 veya 45 milyar dolara indirebilir) ve 2014 yılı ortalarında sonlandıracak. Yani, içinden yeşil paralar akan musluğun vanası kısılacak, sonra kesilecek. Bu para Fırat nehrinin Mezopotamya'yı, Nil nehrinin Mısır'ı beslediği gibi besliyordu gelişmekte olan piyasaları.

1. Tüm dünyada Dolar likiditesi er yada geç azalacak. 
2. Moody's İkinci Yatırım yapılabilir notumuzu verdi. 
3. Gezi Parkı olayları ve hükümetin geri adım atmayan tavrı, siyasi riskleri tırmandırdı. 
4. Barış sürecinin akıbeti tartışılmaya başlandı.  
5. Faizler çift haneye yaklaştı.  
6. Ufukta Seçimler var.  
7.Petrol fiyatları yükseldi...

Liste uzadıkça uzar. Tüm bunlar, cari açığımızı ve  enflasyonu tehdit ederken, ülkeden para çıkışını hızlandırmakta ve belirsizlikleri arttırmaktadır. Hikayeler bir bir erimeye başladı artık. 

Havanda Su Dövülmez

Dolar/TL kurunun bu kadar hızlı 2'ye yaklaşması elbetteki dezavantajları beraberinde getirmekte ve TCMB bunun farkında. Öyle ki son iki ayda kurun ateşini söndürmek için 6 milyar doların üzerinde döviz satım ihalesi açtı. Sonuç: Hüsran!.. Nedeni çok basit. TCMB Don Kişot'luk yapmaya çalışmakta ya da buna zorlanmaktadır. Eğer bundan 6 ay önce faizlere hiç dokunmayıp sadece ROM ile döviz bolluğunu önlemeye çalışsaydı ne olurdu? Cevap verim; kurun 1.60 a hızla gerilediğine şahit olurduk. Bugün yapılacak şey ise belli. TCMB faizleri bundan sonraki ilk PPK da en az 50 baz puan yukarı taşımak zorundadır. Hali hazırda da sözel müdahale şarttır. TCMB kararlılığını, iki kat talep gelen döviz satım ihaleleriyle değil, söylemleri ve gerçekçi uygulamalarıyla göstermelidir. (Yukarıdaki grafikte kurun nasıl kontrol altına alınaMAdığını 2.mavi bölgeden inceleyebilirsiniz.)

Ancak faizlerin arttırılması özellikle siyasi açıdan bazı sorunları ve tartışmaları da beraberinde getirecektir:

1. Seçime giderken sıkılaştırıcı para politikası büyümeyi frenleyecektir.
2. Faiz lobisi tartışmaları seçim meydanlarında hükümet aleyhine kullanılmaya başlanacaktır. 

Peki görevi finansal istikrarı gözeterek fiyat istikrarını sağlamak olan Merkez Bankası, yukarıda ayrıntılı olarak yansıtmaya çalıştığım bir konjonktürde dahi faizleri arttırmayacaksa ne zaman arttıracaktır? Lakin;

Bir merkez bankasının ülkedeki bağımsızlığı tartışılıyor, müdahalelerinin etkinliği sorgulanıyor ve dolayısıyla verdiği güven sarsılıyorsa söyleyecek çok söz kalmamıştır. 

Bağımsızlık!.. Güven!.. Etkinlik!.. 


Not: Her şeye rağmen 23 temmuzdaki PPK toplantısında TCMB'nin doğruyu yapacağını düşünmekteyim. En azından öyle umuyorum.. Çünkü; 

Başka TCMB yok. 

Sahip çıkalım (!)

Emin TAY